Yazar: Ebrar Meva ÖZER (11 Yaşında)
Adı Timi’ydi onun,
Alay konusuydu konu komşunun.
İstemezdi alay konusu olmak,
Ama işi değildi ki sır tutmak.
Sır tutamazdı ne kadar çalışsa da,
Ağzından kaçırırdı bir anda.
Sır vermişlerdi bir gün,
Ama sonra sır tutamamasıyla saldı ün.
Bir gün başladı düşünmeye,
Sır tutsam bir kere,
Keşke olsam güvenilir,
Keşke olsam sevilir.
Başlamalıydı çalışmalara,
Ah bir de şu işi yapsa!
Bir gün bir sır duydu okulda,
Kilitledi kendini bir odaya,
Ağzından kaçırmadan sır tutabilirdi orada.
Devam etti çalışmalarına,
Ah bir de şu işi yapsa!
Bir gün bir sır duydu parkta,
Bantladı ağzını sıkıca,
Kaçırmazdı ağzından bir sır asla.
Artık sır tutmalıydı,
Alacak ders kalmamıştı,
Haber verdi halka; eski Timi gitti, yenisi kaldı.
İnandılar Timi’ye arkadaşlar,
Çünkü asla umudunu kesmiyor onlar.
Verdiler bir sır ona,
Dediler bunu kimseye söyleme ha!
Timi tutamadı dilini,
Aldığı dersler kafasından uçtu gitti.
Eyvah! dedi ben ne yaptım?
Oldu mu şimdi bu yaptığım?
Ah bir de şu işi yapsa!
Dağları tepeleri aştı,
Bir öğretmen bulmalıydı!
Buldu bir sır öğretmeni,
Hemen bunları öğrenmeli,
Başlamıştı yine sır tutma çalışmalarına,
Öğretti öğretmen ona aylarca,
Ah bir de şu işi yapsa!
Ders verdi öğretmen dilini tut,
Sır duyunca dilini yut.
Devam etti çalışmalarına,
Ah bir de şu işi yapsa!
Ders verdi öğretmen sakin ol,
Sır duyunca taş ol.
Gitti arkadaşlarına,
Timi’yi kabul ettiler, sır söylemez asla.
Artık sır tutabilirdi o da,
Katılabilirdi oyunlarına,
Söylemezdi sır sonsuza kadar,
Sırlarına sır katar…