top of page
Hatice Ebrar DÜRÜYEN

Altın Günü Planı

Yazar: Hatice Ebrar Dürüyen (12 Yaşında)

Editör: Bahar Aslaner (11 Yaşında)

Çizer: Hatice Sena Aksanyar (11 Yaşında)


Küçük, tozlu odanın içinde; masanın başında Mine, ayaklarını yere vura vura en yakın arkadaşlarının gelmesini bekliyordu. Fırından yeni çıkmış kekler, susamlı poğaçalar, börekler, kısırlar ve nefis kurabiyeler hazırlamıştı. Ev halkını ise evden üst kata göndermişti. Tam sıkıntıdan patlayacağı esnada Sena’nın, Maviş’in ve Rana'nın içeriye girdiğini gördü. Hızlıca kapıya koşup misafirlerine “Hoş geldiniz!” dedi. “Seninki fenaymış. Evin duvarlarını bile boyamış,” dedi Sena. Genellikle “Hoş bulduk,” demeden önce söylenirdi bu. “Niye? Bence güzel boyamış, çiçekler çizmiş baksana,” dedi Mine. Sena’nın evini kıskandığını düşünüyordu. “Hadi, önce altınları koyun bakalım. Adı üstünde 'Altın günü.'” Diğerleri Mine’nin dediğini yapıp altınları koydular. Hiç kimse anlamıyordu. Nereden buluyorlardı bu altınları? Mine, hemen yiyecekleri masaya koydu. Her zaman yaptıkları gibi haftanın durum değerlendirmesiniyaptılar. “Tam ortalığı süpürüyorum, Dev evi düşürüyor. Tadilat yapmaktan bir hâl oldum,” dedi Rana. “Beni kollarımdan, bacaklarımdan tutmasından çok rahatsız oluyorum,” dedi Maviş. Saçları doğuştan maviydi. “Benim saçımın güzelliği tartışılamazdı. Olağanüstüydü. Ta ki o kesene kadar…” dedi Mine somurtarak.  

 

Hepsi aynı fikirdeydi. Bu Dev artık gitmeliydi. Dedikoduyu bırakıp bu ortamdan kaçmak için plan kurdular. Birkaç yolluk ve kurabiye alıp yola koyuldular. Çocukluktan bu yana yaşadıkları küçük tahta evlerini terk ettiler. Gerçi nedendir bilinmez, büyümelerinde bir fiziksel değişim olmamış; saçları bile uzamamıştı. “Bu yol koşulacak gibi değil!” diye söylendi Sena nefes nefese kalarak. “Öyleyse trene binelim. Tren zaten çok yakınımızda,” dedi Mine. “Bay Tren, bizi içinize alır mısınız?” diye söyledi Maviş. “Lütfen...” diye yalvardıktan sonra da soluklandı. “Tamam, gelin kızlar!” dedi Bay Tren. Trenin nasıl konuştuğu hakkında hiçbir fikirleri yoktu. Masal aleminde yaşıyorlardı sanki. Her şey bir farklı garipti. On üç saniye sonra Sena sabredemeyip “Niye gitmiyoruz!” diye bağırdı. “Makinist gelmeden kendimi süremem ki!” dedi BayTren. Sena’nın sinirli hâllerine karşı rahatça cevap veriyordu. “Makinist bizimle gelemez!” dedi Rana. Tren'den aşağıya atladı. Diğerleri de arkasından geldi. Ancak karşılarındaki manzara karşısında Bay Tren'e doğru tekrardan koşmaya başladılar çünkü gelen makinist, kaçtıkları Dev’in ta kendisiydi! “Oyuncaklarım! Burada ne işiniz var sizin?” diye bağırdı Dev. Maviş ve Rana çırpındı. Sena oflayıp pufladı. Mine de “Keşke şu odadan kaçabilsem!” diye ağladı. Ama biliyorlardı, yarın yine kendilerini yollarda bulacaklarını… 

bottom of page