Yazar: Zeynep Bakırcıoğlu (14 Yaşında)
Editör: Zümra Çifci (12 Yaşında)
Çizer: Ahsen Çalışır (11 Yaşında)
Okulun bahçesindeyim, dışarıdan yine bağrışma sesleri geliyor. İnsanlar okul müdürüne çemkirip bağırıyorlar. Okul görevlisi, insanları durdurmaya o kadar çok çalıştı ki artık mecali kalmadı. Buradan nefret ediyorum. A hayır, okuldan değil. Bahçeden nefret ediyorum. Off, neden dışarı çıktık ki?
- Dışarı çıkmak çok kötü bir fikirdi Layla. Bu seslere dayanamıyorum.
- Zaten sesleri duy diye seni getirdim Nathaniel.
- Bana eziyet mi etmek istiyorsun, o zaman sana mutlu haberi vereyim. Ben bu bağrışmalara daha fazla dayanamıyorum!
- Hayır, sana eziyet etme gibi bir çabam yok. Sadece onların boşuna bağırmadıklarını anlatmaya çalışıyorum.
- Bunu ben de biliyorum ama elimizden hiçbir şey gelmiyor.
Ah, pardon. Siz olayın gelişme bölümünden girdiniz. Bu arada ben Nathaniel. Size hikayenin tamamını anlatayım. Aslında her şey 100 yıl önce başlamıştı. Bir zamanlar biz vampirler ve insanlar, ayrı yerlerde yaşardık. Sonra bizde yani vampirlerde bir hastalık oluştu. Hastalığın ismi yarasa virüsüydü. Bu virüs vampirlerin çoğunun ölmesine sebep oldu. Bu yüzden yüce Kont Drakula, kendisi ilk vampir abimiz olur, bir emir verdi. İnsanların dünyasına gidilecekti. Ve insanlar vampirlerle evlenerek soyumuzu çoğaltacaktı. Böylece bizim geleneğimiz başladı. Her yıl haziran ayında sekiz yaşına giren çocuklara test yapılırdı. Eğer insanlarsa normal hayatlarına devam ederlerdi. Ama eğer vampirlerse az önce bulunduğumuz yer olan “Vampirezone” okuluna giderlerdi. Ve vampirliğin kurallarını öğrenirlerdi.
Kendi seçim günümü daha dün gibi hatırlıyorum. Beni kapkara bir odaya getirdiler. Orada önce güneş ışığında tenimin yanıp yanmadığını kontrol ettiler. Sonra da insan kanına karşı zaafım olup olmadığını ölçtüler. Ve vampir olduğum öğrenildi, tıpkı abim ve annem gibi. Beni de okula götürmüşlerdi. Ama tatillerde ailemi ziyaret ediyordum tabii ki. Bana verdikleri ilaç kana olan zaafımı azaltıyordu. 100 yıl sonra işler değişti. Kont Drakula’nın torunuvampirlerin yeterli sayıda olduğunu söyleyerek bütün vampirlerin insanlardan ayrılmasını emretti. Tabii ki çoğu vampir ve insan buna karşı çıktı. Aileleriyle görüşmek istiyorlardı. Ama Drakula gibi torunu da çok inatçıydı. Kesinlikle izin vermedi. İşte bu yüzden insanlar kapının önünde bağrışıyorlardı. Çünkü müdürümüz Drakula’nın torunu. Ve vampirler ona çok sinirli. Yukarıda okuduğunuz diyalog da ben ortalığı birbirine katmadan önce arkadaşımla aramızda geçen konuşma. Evet, ben işleri birazcık kızıştırmış olabilirim.
O gün babam ve küçük kardeşimi görememeye daha fazla dayanamadım ve alaca karanlıkta okuldan kaçtım. Okulun Çin Seddi gibi olan duvarlarını aşmayı biraz zor da olsa başardım. Ve insanların dünyasına döndüm. Tabii ki sonra beni bulup getirdiler ama artık bir kere kaçtığımı öğrenmişlerdi. Benden sonra ailesini özleyen herkes teker teker kaçmaya başladı. En sonunda Drakula’nın torunu dayanamayıp yasağı kaldırdı. Ama bir şart koydu. Kimin insan kimin vampir olduğu bilinmeyecekti. Herkesin kimliği gizli olacaktı. Kimse itiraz edemedi. Böylece vampirler ve insanlar için yeni bir dönem başlamış oldu. Yani anlayacağınız anneniz, babanız, kardeşiniz veya en yakın arkadaşınız vampir olabilir hatta belki siz bile! Aramızda vampirler var!