top of page
Münevver Afra Arkun

Bella ve Küçük Yıldız

Yazar: Münevver Afra Arkun (12 yaşında)

Editör: Gözde Nur Özdemir (13 yaşında)

Şef Editör: Bilge Özsoy



Bir zamanlar küçük; sevimli bir evde, annesiyle birlikte yaşayan Bella adında küçük bir kız vardı. Bu küçük kız her gece yatmadan önce gökyüzüne bakar ve yıldızların yanına çıkmayı hayal ederdi. Hayal ederdi etmesine ama bunun imkansız olduğunu düşünürdü. Ta ki bir gün Bella'nın hayatını uzun süre etkileyecek bir olay gerçekleşene kadar…

Bella bir gece yine yatağının üstünde oturmuş yıldızlara bakıyordu. O sırada birden gökyüzü çok büyük bir ışıkla aydınlandı. “Aman Allah’ım!” dedi Bella. “Neler oluyor böyle?” Işık gittikçe Bella'nın odasına yaklaşıyordu ve sonunda pencereden içeri düşüverdi. Odanın içerisi pırıltılı, rengârenk ışıklarla doldu.

Bella, ışığın parlaklığı biraz geçince onun bir yıldız olduğunu anladı ve buna çok sevindi. Hemen annesinin dün yaptığı elmalı ve fındıklı kurabiyelerden getirip yıldıza verdi. Yıldız ilk başta Bella'dan azıcık çekindi ama kurabiyeden gelen mis gibi kokuya da karşı koyamıyordu. Bella “Benden korkma, ben sana bir şey yapmam,” deyince onun zararsız olduğunu anladı ve getirdiği kurabiyeleri de bir güzel hüpletti. Bella bir kahkaha attı ve “Anlaşılan çok acıkmışsın,” dedi. Yıldız küçük kollarını salladı ve şirin bir ses çıkarttı.

Bella, pırıltılar saçan bembeyaz küçük yıldıza bakarken kollarından birinde ufak bir yara olduğunu fark etti. “Aman Allah'ım, sana ne oldu?” dedi Bella şaşkınlıkla. Yıldız insan dilinde konuşamadığı için bunu Bella’ya anlatamadı. O yüzden sadece yaralı kolunu Bella'nın avucuna yavaşça koydu. Bella “Tamam, merak etme şimdi iyi olursun,” dedi. Yıldızın yaralı kolunu yumuşacık bir minderin üzerine koydu. “Şimdi kıpırdamadan bekle,” dedi Bella ve hemen banyodaki ilk yardım dolabına koştu. İlk yardım malzemelerini alıp yıldızın yanına döndü. Bir parça pamuğa biraz batikon sürerek yıldızın yaralı koluna bastırdı, bir süre bekledi. Sonra pamuğu oradan alıp sargı beziyle kolunu sardı.

“Şimdi nasılsın?” dedi Bella. Yıldız neşeli sesler çıkarttı ve göz kırparak sağlam olan kollarından biriyle kızı elinden tuttu ve havaya doğru yükseldiler. Bella heyecanla “Heeey, neler oluyor nereye gidiyoruz?” dedi ama anlaması uzun sürmedi. Çünkü yıldız onu ışık hızıyla uzaya çıkarıyordu. Bella “Olamaz! Şimdi biz uzaya mı gidiyoruz yani? Çok teşekkür ederim, bunu hep hayal etmiştim,” dedi. Yıldız her zamankinden çok daha neşeli bir ses çıkardı ve küçük kızı arkadaşlarının yanına götürdü.

Küçük Yıldızlar Bella'yı görünce çok heyecanlandılar. Bizim pırıltılı küçük yıldız içlerinden birine Bella’nın hayalini fısıldadı. Bütün küçük yıldızlar toplanıp Bella’yı uzayda gezdirmeye karar verdiler. Ona Güneş’i, Ay’ı, gezegenleri, galaksileri ve hatta bir Nebula bulutunu gösterdiler. Bella hayatında hiç bu kadar güzel manzaralar görmemişti. Nebula bulutunun her tarafa saçılmış rengârenk ve parlak ışıkları onu adeta büyülemişti.

Küçük yıldız, Bella'nın yorgunluktan gözlerinin kapanmaya başladığını fark etti, elinden tutup onu evine geri götürdü. Bella uyumak için yatağına girmeden önce küçük yıldıza teşekkür etti. “Ben seni çok sevdim arada yine gel olur mu?” dedi. Küçük Yıldız evet anlamında hafifçe kollarını salladı, neşeli sesler çıkardı. Parıltılarını saçarak gökyüzüne doğru yükselip gözden kayboldu. Bella ertesi sabah uyandığında günlüğüne şunları yazdı: “Ben o gün öğrendim ki arkadaşlık bir çiçekmiş ve eğer ona iyi bakarsanız hayatınızı değiştirebilir, hayallerinizi yaşatabilirmiş.”


bottom of page