Yazar: Zeynep Feyza KALA (11 Yaşında)
Editör: Dilara ÇAMUR
Şef Editör: Yağmur KARACAN
O gün her şey normaldi. Ta ki gazetedeki başlığı görene kadar…
“İnsanlar Artık Ağlayamayacak”
Heyecanla haberi okumuştum.
“İnsanların yoğun istekleri üzerine bilim insanları bir damla üretti. Damla, gözyaşı haznesine gidip gözyaşlarını katılaştırıyor, böylece insanlar ağlayamıyor. Fakat damlanın panzehirinin üretimi başarısız oldu. Bu yüzden kullanmak isteyen ülkelerin anlaşma imzalamaları gerekmekte. Bütün ülkelerin imzaladığı anlaşmaya göre herkes damlayı kullanmak zorunda. Damlanın 24 saat içinde herkese uygulanması ön görülüyor. Bu yüzden her binaya 10 kişi görevlendirildi.”
Tam daldığım anda kapı çalmıştı, ding dong. Açar açmaz karşıma önlüklü bir adam çıkmıştı. Hiçbir şey söylemeden uzun kahverengi saçlarımı kulağımın arkasına doğru ittirdi. Kafamı ani bir hareketle arkaya eğip gözlerimi eliyle açtı, elindeki renksiz ve çürümüş çilek kokulu sıvıyı gözüme damlattığı anda anlamıştım; Bu damla ağlamamam içindi. Ben bunları düşünürken adam gitmişti. Artık üzülmeyecek, hep mutlum olacaktım.
İlk başlarda mutluydum. Fakat sonra her şey bozuldu. Ağlamadığım için mutlu olmadım. Ayrıca yaptığım araştırmalara göre ağlamak, vücudumuzdaki toksinleri ve stres hormonlarını dışarı atıyor, gözlerimizi tahriş olmaktan koruyormuş
Tabi biz ağlayamayınca bunlar olmadı. Mesela, insanlar vücutlarındaki toksinleri atamadığı için hasta oluyorlar. Bir de gözyaşı dökemedikleri için herkesin gözleri yara içinde. Hem hasta olanlar hem gözü yara olanlar hastanelere gidince, hastane odaları yetmedi; okullar kapatıldı ve hastane olarak kullanılmaya başlandı. Ayrıca, bazı insanlarda üzülüp ağlayamayınca delirdiler. İnsanlar bir damla da olsa, ağlamak istiyor…
Neyse ki ben bu araştırmaları yaptığım günden beri gözüme su damlaları damlatıyorum. Böylece gözlerim tahriş olmuyor. Delirmemem veya hastalanmam da şans galiba. Fakat insanlar gözlerine su damlatmaları gerektiğini bilmiyor, öğretmek için de çok geç kaldım.
Tek çözüm ise panzehir bulmak. Panzehiri bulmak içinse delilerden korunmak için yerin altına gizli sığınak oluşturup oraya sığınan bilim insanlarını bulmalı, onlardan panzehir yapmalarını istemeli ve luşturulan panzehiri de insanlara ulaştırmalıyım. O hâlde vakit kaybetmeden başlayalım. İlk olarak, bilim insanlarının sığınağını bulmalıyım. Mantıklı düşünelim.
Fazla uzağa gidemezler çünkü uzağa giderlerse görülme riskleri artar. Birde fazla dip bir bölgeye büyük bir sığınak da yapamazlar çünkü ne kadar dip ve ne kadar büyük bir sığınak yaparlarsa o kadar uzun sürer uzun sürerse de görülme riskleri artar. Bilim insanlarının ofisi bizim apartmanın altında olduğundan buralarda bir yerlerde olmalılar. Ve burada her yer beton. kazabilecekleri tek yer yan sokaktaki park. Parktaki tek boş alanda kaydırağın yanı. Parka gittim ve kazmaya başladım. Yaklaşık 3 saat kazdıktan sonra kürek sert bir cisme çarptı, sığınağa ulaşmıştım. Burası çok pisti. O kadar karanlıktı ki neredeyse göremiyordum. Örümcek ağlarının arasından geçtim. Sonrada bilim insanlarını bulup olanları anlattım. Panzehiri yapmayı kabul ettiler. Fakat nasıl yapacaklarını bilmiyorlardı. Uzun bir süre üzerinde çalışmaları gerekti, bu süre boyunca onlara malzeme taşıdım. Uzun bir uğraşın sonucunda panzehir hazırdı. 24 saatte herkese damlayı ulaştırdık nihayet her şey düzelmişti. Hastalar tedavi edilmiş, okullar açılmıştı. Aynı ben gazetedeki haberi okumadan önceki gibi.