Yazar: Betül Sare Bıyık (11 Yaşında)
Editör: Zeynep Asya Fazlıoğlu (13 Yaşında)
Bir pazartesi daha aynı rutinle başlamıştı. Saat 07.30’da çalan alarmın o çılgın sesi kulaklarımı gıdıklayarak beni uyandırdı. Göz kapaklarıma ağır gelen kirpiklerimde tutunan o tatlı rüyalarım bir anda kayıp hayaller uçurumundan aşağı düştü. Okula gitme vakti gelmişti. Ama benim hâlâ çok uykum vardı. Tatlı rüyalarıma geri dönmek istiyordum. Ama “Hadi Elif!” nağmeleri kulağımda takılı kalmıştı, rahat bırakmıyordu beni. Mecburen kalkıp lavaboya gittim ve yüzümü yıkadım. Çeşme beni bir anda sihirli bir değnek değmiş gibi uyandırıverdi. Sonra okul formalarımı giydim. İşte kâbus başlamıştı. Okula gitmeyi sevmediğim için olmalı, kıyafetler sanki beni sıkıyordu. Mutfaktan gelen kaşarlı sucuklu tost kokusu, bana forma hapsini unutturdu. Koşar adımlarla mutfağa gittim. Masanın üstündeki görüntüsü, kokusundan da güzeldi. Anneme en sevdiğim yiyecek listesinden bir lezzet seçtiği için teşekkür ettim. Çok lezzetliydi, annem içine sevgisini de katmıştı. Okul çantamı takıp anneme görüşürüz dedim ve çıktım.
Bahçemizdeki çikolata ağacından çikolata topladım. Sonra mutsuz olduğum için manav amcadan iki kilo mutluluk iksiri aldım ve okulun yolunu tuttum. Bugün okul her gün olduğu gibi sıkıcıydı. Eve döndüğümde annem her zamanki gibi “Nasıl geçti okul?” diye sordu. Ben de her zamanki gibi “İyiydi,” deyip odama geçtim. Ve biraz dinlenmek için yatağıma yattım. Kısa süreliğine hayallerim düş diyarından çıkıp aklımdaki bulutlarda gündüz düşlerine dönüşüyorlardı. Dakikalar birbirinin kuyruğuna takılmış ilerlerken bir anda kapı çaldı. Koşarak kapıya baktım. Gelen dostumuz hayaletti. Hâlini hatırını sordum. “İyi,” dedi. Annesi maya istemiş, onlara hayaletus yoğurdu yapacakmış. Maya verdik, uçarak uzaklaştı. Ben de biraz ders çalışmak için masama geçtim. Biraz ödev yaptım. Sonra kardeşim geldi.
Size biraz kardeşimden bahsedeyim: İsmi Öykü. Yedi yaşında. Oyun oynamayı çok sever. Çita gibi hızlı koşar. Yine her zamanki gibi oyun oynamak istiyormuş. Birlikte oyun oynadık ve zaten oynamama şansım da yoktu. “İstemiyorum,” desem koala gibi sarılır, bırakmazdı. Bahçeye çıkıp top oynadık. Hatta hayalet de geldi. Sonra evde legolarımızla ve bebeklerimizle oynadık. Daha sonra annem akşam yemeğine çağırdı. Tatlı sohbetlerle birlikte yemeğimizi yedik. Yemekten sonra annem “Oyuncaklarınızı toplayın!” dedi. Kardeşimle beraber hemen toplayıp oyuncak sepetine koyduk. Az kalan ödevimi bitirdim. Saat 22.30’du. Uyku vakti gelmişti. Anne ve babama “İyi geceler,” deyip okul çantamı hazırladım. Alarmımı kurdum ve kardeşimle beraber yatağa girdik. Yeni bir gün, yeni hayaller ve yeni maceralar bizi bekliyordu. Yeni bir takvim yaprağını aralamak için kendimi hayaller dünyasının içine bıraktım…