Yazar: Hanne Şeyma SEKMEN (11 Yaşında)
Editör: Elif Serra KÜPELİ (10 Yaşında)
Çizer: Elif Sare ŞENTÜRK
Zamanın birinde hayata karşı umursamaz olan bir çocuk varmış. Dünya yansa umurunda olmazmış. Çocuğun annesi çocuğunu bu umursamaz hâlden çıkarmak için çabalıyormuş. Ve bir gün annesinin aklına dahiyane bir fikir gelmiş. Bu fikir oldukça mükemmelmiş. Kadın bu fikri bir haber gazetesinden bulmuş.
Kadın bir gün gazetesini okurken gözüne bir şey çarpmış. Haberde umursamaz insanları bu hâlden kurtarabilen bir yaşlı fareden bahsediyormuş. Kadın hemen çocuğunu alıp gazetedeki adrese götürmüş. Az gitmişler uz gitmişler. Önlerinde sadece iğne yapraklı ibreli orman kalmış. Ormanı aşmak için çok çok uzun uğraşlar verdikten sonra farenin mağarasına ulaşmışlar. Yaşlı fare, çocuk ve annesini gördükten sonra:
-Sizin geleceğinizi biliyordum. Çocuk yanıma gelsin, demiş.
Kadın oğlunun turuncu kıvırcık saçlarını okşayarak:
-Hadi oğlum,gidebilirsin.
Oğlu söylene söylene farenin yanına gitmiş. Fare, oğlanı yanına alıp sihirli sözcükler söylemiş. Ama istediği etkiyi alamamış. Fare çok şaşırmış. Normalde sihirli sözcük söyledikten sonra insanlar eski hâllerine dönüyormuş. Fare birkaç kez daha denemiş, ama bir türlü olmuyormuş. Çocuğun annesi merak içinde oğlunun düzelmesini bekliyormuş. Fare birkaç kez daha denemiş. Ama bir türlü olmuyormuş. Fare çocukta neden böyle olduğunu çözememiş. Çocuğun annesine sadece, ''Olmuyor.'' diyebilmiş.
Annesi çok telaşlanmış. Çocuğun annesi fareye çocuğunu bu hâlden kurtarması durumunda istediği kadar peynir ve fındık verebileceğini söylemiş. Peynir ve fındık lafını duyunca farenin gözleri dönmüş. Hemen bir fikir üretmeye çalışmış. Oturduğu yerden umutsuzca oturan çocuğa bakmış ve aklına bir fikir gelmiş. Normalde insanlar bu hâlinden kurtulmak için umutlu bir şekilde geliyormuş ama çocuk o kadar umutsuzmuş ki fare bu sefer de çocuğa nasıl umut aşılayabileceğini düşünmüş. Ama bulamamış, çocuğun annesine danışmış. Çocuğun annesinin de pek fikri yokmuş çünkü çocuk hiçbir zaman umutlu olamamış. Fare ne yapacağını düşünürken yıllardır kapağını açamadığı büyük büyük dedesinden kalma kitabın ona yardımcı olabileceğini düşünmüş.
Kitabı eline almış ve nasıl umutlu olunabileceğine dair olan bölümü aramaya koyulmuş. Bir süre aradıktan sonra ihtiyacı olan kelimeleri bulmuş. Orda yazan sihirli kelimeleri çocuğa söylemiş. Çocukta azcık umut aşıladığında fare hiç vakit kaybetmeden önceki sihirli sözcükleri söylemiş. Çocuk artık umursamaz bir çocuk değilmiş. Annesi fareye verdiği sözü tutmuş, istediği kadar fındık ve peynir vermiş. Çocuğun annesi fareye peynir ve fındık verdikten sonra çocuğunu alıp eve gitmiş. Çocuk bu olaylardan sonra bir şeyleri önemsemeye başlamış.