Yazar: Eslem Ravza DURAN (13 Yaşında)
Editör: Mustafa Asım ACAR (11 Yaşında)
Şef Editör: Yağmur KARACAN
Adım Camila, genelde çılgın bilimci derler ama siz istediğiniz gibi hitap edebilirsiniz. Şimdi size geçenlerde insanlığı nasıl yanlışlıkla yok olmaya doğru sürüklediğimi anlatacağım.
Yine sıradan bir güne uyanmıştım ve kahvaltı etmeye gidiyordum. Kedimin dün akşam oynadığı lego parçasına basmayayım mı? Bastım ya. Canım nasıl yandı anlatamam. Şimdi dersiniz ki önüne bakarak yürü, haklısınız ama ne yapayım? Sinirle laboratuvara koştum. Kahvaltı bile etmemiştim, siz düşünün ne kadar sinirlendiğimi. Gittim ve kendi kendime ya bu insanlar zaten acı çekmek istemiyorlar ki, o zaman acı hissetmemenin bir formülü olmalı. Bütün insanlığı kurtarmalıyım, dedim. Hemen masama oturdum ve çalışmalara başladım. Formüller, kimyasallar, garip gurup sıvılar, deney tüpleri derken nihayet ortaya düzgün bir şey çıkarmayı başardım. Hazırladığım karışım limon ve bayat çikolata kokuyordu.
Denemesi için arkadaşımı ikna ettim ve sıvıyı ona içirdim. Öncelikle eline bir iğne batırdım ve canının acımadığını söyledi. Bunun üzerine hem sağlık hem de benim deneyimin iyiliği açısından kan vermeye gittik. Arkadaşım da kan vermekten çok korkar ama hadi hayırlısı. Hemşirenin iğneyi arkadaşımın koluna bir batırışı var, en Hulk’un bile canı acır. Ama acımadı. Evet, başarmıştım. İnsanlık artık acı çekmeyecekti.
Günler süren çabam başarıya ulaşmıştı. Son birkaç gündür üstünde çalıştığım proje piyasaya sunulacaktı. Bir firmayla görüşmüştüm ve CIPA adını verdiğim deneyimi çoğaltıp piyasaya sürme kararı almıştık. İnsanlara yardım etmenin verdiği gururla dışarı çıktım. O anda kafamın üstündeki elektronik panoda kendi suratımı gördüm, ürünümü tanıtıyordum. Sözlerimde emeğimin cabasıydı: “Yüreğinizdeki acıları değil belki ama fiziksel acılarınızı dindiriyoruz. Acı çekmeye ‘DUR!’ diyoruz. CIPA’yla acılarınızdan kurtuluyoruz.”
Tabi ben nasıl mutluyum. Yolda beni durduruyorlar falan, bende bir havalar. Bu ürünü herkes aldı, kullanmaya başladılar, ve olaylar patladı.
İlk başta her şey çok güzel ilerliyordu. İnsanlar o kadar rahattı ki. Ancak olaylar kötüleşmeye başladı. Artık acı hissetmedikleri için kendilerine zarar verebilecek riskler almaya başladılar. Daha kötüsü başlarına bir olay geldiğinde acı hissetmedikleri için yardıma ihtiyaçları olduğunu da anlamamaya başladılar. Ve öğrendim ki acı hissi tecrübe edinmemize yardımcı oluyor. Sonuçta acı hissetmemek ölümsüzlük değildir. Bunun üzerine ölümler artmaya başlamıştı.
Anladım ki sevmediğimiz özellikler bile bize yardımcı oluyor. Ölümler artınca kendimi kötü hissetmeye başladım. Ondan sonra bu ölümlerden kendimi sorumlu hissetmeye başladım, en iyisi ben bu CIPA’ya bir panzehir üreteyim, dedim. Hemen laboratuvara gittim ve kenara ayırdığım bir DNA örneğini alıp birkaç ürünle karıştırarak yeni formülümü geliştirdim. Bunu pazarlamak için firmayla görüştüm fakat beni reddettiler. Bunun üzerine kendi sosyal medya platformumda NİSK adını verdiğim formülü paylaştım. Tabi ünlü bir bilim insanı olunca herkes sözüme geliyor. CIPA’dan şikayetçi olan bir firmayla görüştüm ve ürünü piyasaya sürdük. Kısa sürede stokları tükenen ürünüm sayesinde insanlık sağlıklı hâline geri döndü.
Ölmüşlere hâlâ çok üzülsem de hatamdan döndüğüm için çok mutluyum. İnsanlığa ceza olduğunu düşündüğümüz şeyler aslında hayat kurtarırmış. Bunu öğrendiğim iyi oldu. Artık sonraki projelerimde uygularım. Görüşmek üzere!