Yazar: Ahmet Ömer ORUÇ (12 Yaşında)
Editör: Elif Eylül EZBER (10 Yaşında)
Şef Editör: Yağmur KARACAN
Yıllar yıllar önce… Hatta Sümerler, Akadlar, Mısırlılar daha dünkü çocukken...
Günümüzde Kırım veya Ukrayna denilen bölgede bir krallık varmış. Bu krallık öyle nice gelişmiş ki Mayalar, İnkalar bile yanlarında cahil bir çoban gibi kalıyormuş. Ama bu krallığın çobanları gibi değil. Bu krallığın çobanları bile zeki, erdemli ve hikmet sahibi kişilermiş.
Böyle muazzam insanların çıktığı krallığın adına gelecek olursak, bir adı yokmuş. Amma velakin hüküm sürdüğü bölgeye o yıllarda Alaimisema denirmiş. Çünkü bir gün Kevser’den çıkmış gibi bir ışık huzmesi burayı vurmuş. Bu büyük gökkuşağının adını da bu bölgeye vermişler.
Bu ebemkuşağından sonra her şey değişmiş. Yalnızca hayatta kalabilecek kadar kelime bilen insanlar artık uzun ve kadifemsi kelimeler kullanmaya başlamış. Bu böyle yıllarca sürüp gitmiş. Krallığın adı artık Theodoro olmuş ancak hiçbir şey değişmemiş. Ta ki Hitit-Mısır savaşına kadar…
Bu muharebeden sonra imzalanan Kadeş Barış Antlaşması, içinde pek şık kelime içeriyormuş ve bunları laf ebeliği yapmadan anlatıyormuş. Dolayısıyla o zamanın Theodoro Kralı IV. Palagsigorusus, en az kendileri kadar güçlü iki devletin olduğunu görünce korkuya kapılmış. Bir kelime sıralama takıntısına düşmüş ama bu onu öylesine hasta etmiş ki seksen yedi yaşında vefat etmiş.
Yıllar sonra Odysseus buraya gemisi ile gelmiş ve buradaki karışıklığı fark etmiş. Bu karışıklığı ve çaresizliği gidermek için imparatora ve halka deyimleri sunsa da başarılı olamamış. Ve herkes bilirmiş ki Odysseus’un bile beceremediği işin, bir daha hiç kimse üstünden gelemezmiş. Lakin herkes yanılıyormuş.
Bir gün, kelimelerin büyüsünü avucunun içi gibi bilen Anogsigomorosusylupolusess ya da kısaca Anogsigomoros adında birisi çıkmış. Ve o zamanın imparatoru yani XVII. Palasigoruxiorusolplusosesqu’ya, ‘darbımesel’ adında kutsal bir kavram öğretmiş.
Bir şeyleri laf ebeliği yapmadan anlatmaktan oldukça hoşlanan imparator, bunu halkına ve soylulara göstermiş. Bu yüzden bu büyücüye “Büyük” ünvanı verilmiş. Lakin bu büyücü bir daha ne görülmüş ne de duyulmuş.