Yazar: Nahide Rana Can (11 Yaşında)
Editör: Zeynep Bakırcıoğlu (13 Yaşında)
Çizer: Elif İrem Türkel
İşte yeni bir kitapla karşınızdayım. Bu seferki kitabımız, Ömer Açık’ın kaleme aldığı çok güzel bir çocuk romanı.
Ömer Açık, 1980 yılında Adana’da doğmuş. Yıllarca farklı şehirlerde sınıf öğretmenliği yapmış. Yazarın 2015’ten şimdiye kadar yazdığı altı kitabı bulunuyor. Benim size tanıtacağım kitap ise 2017’de yazdığı üçüncü kitabı olan, Montsuzlar.
Kitap, Günışığı Kitaplığı yayınevinden çıkma ve şimdiye kadar 15 baskı yapmış. Kitabın kapağında bir bahçe ve altı çocuk var. Çocukların beş tanesinin üzerinde aynı montlardan var. Altıncı çocuğun ise montu yok. Ayrıca bu çocuk ağaca bir şey asmaktaymış gibi görünüyor. Üst kenarın birkaç santim aşağısında da “Montsuzlar” yazısı dikkat çekiyor. Kitabın arka kapağında ise bir mont, birkaç kâğıt ve alfabenin bazı harfleri bulunuyor. Kitapta hiç resim bulunmamasının yanı sıra ana karakterimiz Veysel’e ve aile üyelerinin görünüşüne dair de pek bir betimleme bulamıyoruz.
Kitabın ana teması “harflerin alfabetik sırası”. Bu temaya birçok farklı açıdan bakılmış. Kitaptaki diğer temalar da ana tema kadar etkili. Adalet ve eşitlik, aile içi iletişim, disiplin bu temalardan yalnızca birkaçı. Kalan çoğu tema da okulla ilgilidir. Örneğin, okul içinde öğrencilerin hak ve özgürlükleri, öğretmen öğrenci ilişkisi, çok güzel ve açık bir dille anlatılmış.
Kitapta anlatım dilini ya da fikrini beğenmediğim hiçbir yer olmadı diyebilirim. Sadece tek bir yerde anlamakta güçlük çektiğim bir cümle oldu. 18. bölümde, münazara esnasında kullanılan, “Adalet ve eşitlik kavramlarının yakın kavramlar olduğu doğru ama…’’ tabiri bana pek de doğru gelmedi açıkçası. Çünkü eşitlik adalet, adalet de eşitlik değildir. Ama sonraki cümleler benim için buradaki açığı kapattı. Kısacası bu bende kitapla ilgili negatif bir düşünce oluşturmadı. Ayrıca 12. bölümde sofrada baba Eşiyok’un söylediği, “Kadınlar, erkeklerin el koyduğu işlere burnunu sokmaya başlasın, erkekler de kadınların görev bildiği işlere maydanoz olsun. Göreceksiniz yaşam nasıl yeni bir biçim kazanacak.” cümleleri çok hoşuma gitti.
Kitabımızın hikâyesine bakacak olursak; ana karakter, Veysel Eşiyok adında bir lise öğrencisidir. Kendisi Eşiyok ailesinin çocuklarının ortancasıdır ve Yunus Emre Lisesi’ne gidiyordur. Ama her yılkinden farklı bir durum nedeniyle okula dair bir özellik kazandıran montlarını alamayan sekiz öğrenciden biridir aynı zamanda. Canı da bu duruma sıkılmıştır. Fakat sorun mont alamamak değildir. Asıl sıkıntı, mont alamamasının nedeninin listelerin alfabetik sırayla yapılmış olmasıdır. En öne A’yı koyup peşine B’yi ve C’yi takmak kimin fikridir? Peki, kim hangi hakla Z’yi en sona koyabilir? Bu sıralama adil midir?
Üstelik bunun adil olup olmadığı bile bir muamma iken, nasıl olur da adaletli bir seçim için özellikle ve ilk tercih olarak kullanılır? İşte bu sorular, Veysel’in aklına takılıp hayatındaki her şeyi ve kabulü sorgulamasına sebep verecek ilk domino taşlarıdır. Montsuzlardan biri olan arkadaşı Yelda ile gidip durumu okul müdürüyle paylaşır. Ancak kayda değer bir cevap alamaması üzerine, herkesten habersiz bir şekilde bir yazı hazırlayıp gayri resmî bir şekilde okulun panolarına asar. Bu yazı öğretmenler tarafından bir komplo, bir çeşit ayaklanma olarak nitelendirilir. Ancak onlar, her ne kadar Veysel ile bir daha herhangi bir yazı asmayacağı üzerine anlaşmış olsalar da haber okul içine yayılmış ve gündeme oturmuştur bile. Okulda kulüpler açıldığında da bu konu konuşulmaya devam ediyordur. Hatta sırf bu nedenle üç kulüp planlarını idareye geç iletirler. Bunlar; edebiyat, münazara ve insan hakları kulüpleridir.
İnsan hakları kulübü mont ve öğrencilere ait bir fikir panosu için imza kampanyası başlatırlar. Münazara kulübü konu olarak “Adalet tam olarak sağlanabilir mi?” başlığı altında bir tartışma hazırlalar. Edebiyat kulübü ise okul dergisi Don Kişot'u hazırlamaya başlarlar. Bu sıralarda birileri gayri resmî yazılara devam etmektedir ama konunun Veysel ile bir ilgisi yoktur. İdare artık bu fikirlerin sesinin bastırılamayacak bir hale geldiğinin farkındadır. Ama önünü de almazlar. Münazara kulübü ilk tartışmayı gerçekleştirdiğinde ortalık biraz kızışır. Daha büyük bir sorun ise kulüp yarışmaları başladığında meydana gelir. Alfabetik sırayla sunulan gösteriler Yunus Emre Lisesi için bir dezavantaj oluşturur. Gün boyunca prova yapmaktan yorulan öğrenciler iyi birer performans sergileyemezler. Ancak asıl olay dönem sonu kutlamaları sırasında gerçekleşir. Veysel tüm bu olanlara son noktayı çok etkileyici bir yöntemle koyar. Bundan sonrasını öğrenmek için sizi kitabı okumaya davet ediyorum.
Montsuzlar romanını çok beğenerek okuduğumu belirtiyor ve bu kitabı 10 yaş üzeri herkese öneriyorum.
Peki, sizin hiç bunu kim belirlemiş dediğiniz ama herkesin kabulünde olan bir şey oldu mu? 8 yaşındayken benim bir gün aklıma geliverdi de: Çoraplar! Çorapları ikisi bir örnek giymek kimin fikri mesela? İnsanlar yıllardır bir teki artık kullanılamayan çorapların ikisini birden atıyorlar. Hatta geride kalanların işe yaramayacağı durumları ya da kimsesiz kalmayı anlatmak için, “Teki kaybolmuş çorap gibi” diye bir söz yerleşmiş dilimize. Büyük bir çoğunluk de ikisini ayrı ayrı giymeyi düşünmüyor. Ben de 8 yaşındayken aklıma gelince teki olsun olmasın tüm çorapları farklı farklı giymeye başladım. Hatta ben bu yazıyı yazarken de ayağımdaki çorapların ikisi farklı.
Unutmayın, hayatımıza oturmuş kalıplar sorgulanamaz diye bir şey yok. Ayrıca, artık size şöyle söyleyebilirim; iyi, keyifli, severek okumalar.
● Montsuzlar
● Yazar: Ömer Açık
● 216 sayfa
● Günışığı Kitaplığı-2017
● 10 yaş ve üzeri