top of page
Elif Serra Küpeli

Fransa’da Bir Akıl Hastanesi

Yazar: Elif Serra Küpeli (9 yaşında)

Editör: Fatma Zehra Sevinç ( 11 yaşında)

Şef Editör: Bilge Özsoy

23/12/1888

Ben Erina. Vincent Van Gogh’un psikiyatri hekimiyim. Van Gogh’un psi-ki-yat-ri he-ki-mi-yim. İnanabiliyor musun sevgili günlüğüm, ben yıllardır verdiğim emeğin karşılığını alıyorum. Bu benim için ne kadar gurur verici sen biliyorsun. Bu hastam çok ünlü bir kişi olduğu için çok çok heyecanlandım. Sonuçta şahane resimleri olan bir ressam. Akşama kadar bir lokma yemek bile yemedim. Hatta tam odasına girecekken not defterimi almadığımı fark ettim. Hemen bir koşu not defterimi alıp kapısını açtığımda pek de hoş karşılandığımı söyleyemem. Doğrusu beklediğimden daha değişikti. Bak neler yaşandı, kapıyı açtım ve açar açmaz: “Neden buradasın? Odamdan gider misin?! Kapıyı çalmadan girdiğinin farkında mısın?” diyerek bana öfkelendi. Gerçekten de bir tedaviye ihtiyacı olduğu belliydi.

“Ah, çok üzgünüm! Buraya sizinle konuşup birkaç soru sorarak sizi daha iyi tanımaya çalışmak için geldim. Müsaadenizle size bazı sorular sormak isterim dedim. Kibar tavrım onu yumuşatmış olacak ki ‘Kısa olacaksa tamam o zaman, dinliyorum,” dedi. Teşekkür ederek sormaya başladım. Sana sorduğum soruları ve cevaplarını aynen yazıyorum. Sanki karşımda şu an Vincent Van Gogh varmış gibi hissetmek istedim.

- İlk sorum, nerede doğdunuz ve ne zaman doğdunuz?

- Ben Zundert, Hollanda’da 30 Mart 1853’te doğdum.

- Peki yaşadığınız eve dair hatırladığınız önemli bir anı var mı?

- Evet, var.

- Ne olduğunu bizimle de paylaşır mısınız?

- Abim Vincent Van Gogh’un mezarı da bizim evimizin bahçesindeydi. Net hatırladığım ilk ve son şey, başka bir şey hatırladığımı sanmıyorum.

- Ölen abinizin adı da mı Vincent Van Gogh’tu yani?!

- Evet Abim hayatını kaybettikten sonra onun adı bana aktarılmış.

- Bu çok trajik olmalı. Kısmen kendi mezarınızın önünden geçmek gibi bir şey.

- Bir sonraki sorum çok önemli, neden kulak memenizi kestiniz?

- Gauguin’i benimle kalmaya ikna etmek için kulak mememi kestim.

- Bu gerçekten tuhaf bir ikna etme yoluymuş.

- Zaten çok da işe yaradığı söylenemez.

-Biraz da eserlerinizden bahsedelim mi?

- ...

İşte konuşmamız bu kadar sürdü, daha fazla zorlamak istemedim. Zaten yüzünde yorulmuş ve sorularımdan bıkmış bir ifade vardı bende bu yüzden bıraktım.Röpörtaja katıldığı için teşekkür edip odadan ayrıldım. O kadar bıkmış ki “Rica ederim,” bile demedi. Neyse, bir sonraki röportajımda yaşayacaklarımı sana anlatmak için sabırsızlanıyorum. Görüşünceye dek kendine iyi bak güzel günlüğüm.



bottom of page