top of page
Muhammed Ali KURŞUN

Havada Uçan Bir Dönüm Noktası

Yazar: Muhammed Ali KURŞUN (13 Yaşında)

Editör: Ahmed Eren ÖZTÜRK (11 Yaşında)

Şef Editör: Yağmur KARACAN



17 Aralık 1903

        

Bugün belki de kardeşim Orville ile çocukluk hayallerimizin gerçekleşeceği gündü. İcat edilen diğer uçaklardan esinlenerek çıkmıştık bu yola. Ve belki de yaptığımız uçak havalanacak ve bir dönüm noktası yaratacaktı. Çantamı ve paltomu alıp dışarı Karolina sokaklarına çıktım. Uçuşu yapacağımız sahile doğru ilerledim. Biraz sonra hangar karşımda kalıyordu. Orville çoktan hangara gelmiş uçağın son kontrollerini yapıyordu. Biraz dalgın gözüktüğü için onu bu dalgınlığından kurtarmak istedim:


-Günaydın, Orville.


-Sana da günaydın, Wilbur.


-Evden erken çıkmışsın.


-Evet. Uçağı uçuştan önce tekrar bir kontrol edeyim istedim.


-Sence başarabilecek miyiz?


-Bilmiyorum ama bu sorunun cevabını az sonra göreceksin.


Çantamı yanımdaki masaya koydum. Sonra ben de kardeşim Orville gibi uçağı kontrol etmeye başladım. Ben uçağımızın teknik işlerini hallediyordum. Orville de uçuş düzenini ayarlıyordu.


-Uçağın ne kadar ağır olduğunu biliyor musun Orville?


-Yaklaşık 335 kilo. Bu kadar hafif olmasının sebebi yapısındaki çelikten kaynaklanıyor. Kanatlarını ise bir arkadaşımın yardımıyla temin ettim.


-Normal ağırlıkta ama diğer denemelerimizde ağırlığı birazcık daha artırabiliriz.

Birkaç saat daha uçakla uğraştıktan sonra uçuşu kaydedecek yetkili ekip geldi ve uçağı kontrol etti. Normal ve güvenli literatürde olduğunu anlayınca bir kafede bu uçuş hakkında konuşmaya gittiler. Biz de uçağın tekerleklerini test etmek için uçağı hangardan dışarı çıkardık. Tekerleklerin birinde küçük bir sorun oluştu doğru aldık. Yolda Orville yine düşünceliydi. Yolda önüne çıkan taşlara vuruyordu.


-Niye bugün böyle durgunsun Orville?


-İçimde kötü bir his var Wilbur. Başaramayacağımızı düşünüyorum.


Orville’ın bu karamsar huyundan hiç hoşlanmıyorum. O hep kötü düşünür, ben ise onu bu huyundan vazgeçirmeye çalışırım.


-Sakın böyle düşünme Orville. Bugün olmaz ise başka bir gün olur. Yani sıkıntı yapmana hiç gerek yok.


-Sen öyle diyorsan öyledir, Wilbur.


Eve geldiğimizde masamın üstü kitaplar ve uçak resimleriyle doluydu. Dolapta kalan küçük bir kruvasanı ikiye böldüm. Sonra sıcak bir kahve yaptım. Orville mutfaktaki masaya oturmuş kendi çizdiği kanat modellerine bakıyordu. Kahvesini ve yarım kruvasanını getirdim.


-Teşekkürler, Wilbur.


-Bir şey değil. Ben odamda biraz dinleneceğim. Sen vakit gelince bana haber verirsin.


-Tamam.


-Wilbuurr! Kalk hadi geç kalacağız.


  Orville’ ın sesiydi bu. Demek ki vakit gelmişti. Uykulu bir şekilde kıyafetlerimi giydim. Orville’ e seslendim ama o benden önce davranmış hangarın olduğu sahile doğru yola çıkmıştı. Bende hızlı adımlarla sahile doğru ilerledim. Sahile vardığımda Orville gözlüğünü ve kıyafetini giymiş beni bekliyordu. Yetkililer sandalyelerine geçmiş uçuşun başlamasını bekliyordu. Orville hemen uçağına geçti ve motorları çalıştırdı.


-Başarılar, Orville.


-Sağ ol kardeşim.


Artık zamanı gelmişti. Orville’ in heyecanını buradan hissedebiliyordum. Yetkililerin yanına geçtim ve bir sandalyeye oturdum. Uçağımız harekete geçti ve birkaç saniye sonra havalandı. Uçak sorunsuz bir şekilde uçuyordu. Sonra uçağımız yavaşça yere indi ve durdu. Yetkililer hemen metreyi ölçtü. Bende o arada Orville’ in yanına gittim. Terlemişti:


-Neden biraz daha uçmadın Orville. Çok iyi gidiyordun.


-Bilmiyorum ama bu kadar oldu.


Uçağımız ilk denemede 12 saniye de 37 metre gitmişti. Bence bu çok iyi bir sonuçtu. Son denememizde ise uçağımız 59 saniyede 260 metre yol almıştı. Bu sonuçla beraber biz Wright kardeşler tarihin dönüm noktalarından birini yakalamıştık.

bottom of page