Yazar: Ebrar Meva ÖZER (11 Yaşında)
Editör: Ayşe Ersa KÜPELİ (10 Yaşında)
Şef Editör: Yağmur KARACAN
1897
Mayıs Sabahı
Bugün çok heyecanlıyım çünkü ünlü ressamımız Pablo Picasso’nun evine sohbet etmeye gideceğim. Biraz meraklı bir çocuğumdur, sebebi yok yani. Onun boş bir zamanını kolluyorum, sabah sekiz dolaylarını çok sever. Ah, sanırım orada gökyüzünü izliyormuş, dışarıdaymış.
“Bugün ne kadar mükemmel bir gün değil mi señor (efendim)?”
Çok heyecanlanmıştım.
“Ah, evet öyle niño (çocuk). Kendimi çok huzurlu hissediyorum, fırçanın tuvale sürtüş sesini duyar gibiyim.”
Picasso böyle konuşurdu, her zaman resmi ile.
“Sizi yolda görmüşken birkaç soru sormak istedim señor.”
Ona “Efendim” dediğimde yüzünü buruşturdu, sanırım ona herkes gibi Picasso demeliydim.
“Pekala niño, sor bakalım.”
“Sizin en sevdiğiniz renk pek bilinmiyor, ben de bulamadım, nedir?”
“En huzurlu renk olan maviyi severim ben, gökyüzü gibi, masmavi okyanuslar gibi huzur vericidir. Bakmaya doyamam…”
“Teşekkürler. Peki, ilk eseriniz olan Picador’dan sonra hangi gelişmeler meydana geldi Señor? Ah, pardon Picasso?”
Hafifçe gülümsedi.
“Eserimi tamamladıktan dört yıl sonra, 13 yaşımdayken Barcelona Güzel Sanatlar Okula’na kabul edildim. Hem benim için hem de ressam olan babam için büyük bir gururdu.”
“Peki, yüzyıl sonra bile tanınacağınızı bilseniz ne yaparsınız?”
“Sanırım ben o hışırtıyı çıkarmaya, duyguları dökmeye, resim yapmaya devam ederdim niño.”
“Resimlerinizi çizerken ne hissediyorsunuz, ne düşünüyorsunuz?”
“Gözlerimi kapatıp dinliyor, sonra da resme duygularımı aktarıyorum. Hissettiğim duyguları anlatabilmek çok zor.”
“Resim çizmeye başlamadan önce, yani küçükken ne yapıyordunuz?”
Ah, olamaz bu soruyu sormak planlarımda yoktu ama sanki mükemmel bir soru sormuşum gibi ışıl ışıl parlayan gözlerle bana baktı.
“O zamanlarda bir şeylerin eksik olduğunu hissediyordum ve zaman geçtikçe, sanata ulaştıkça kendimi daha huzurlu hissetmeye başladım. Erken yaşta sanata kavuştuğum için diğerlerine göre şanslı sayılırım.”
“Son bir sorum daha var, eserleriniz arasından en çok beğendiğiniz eser hangisiydi acaba?”
“Her eserin bir duygusu vardır niño. O yüzden her eserin bende farklı bir yeri vardır.”
“Soracaklarım bu kadardı, çok teşekkür ederim.”
“Niño, soruların beni çok mutlu etti. Al, bu da benden bir hediye olsun, belki senin de içinde yatan gizli bir cevher vardır.” dedi ve bana cebinden çıkardığı bir fırçayı verdi, çok mutlu olmuştum…
Sonra birlikte onun evine gittik, eserlerine baktım. Hepsi farklı güzeldi, hepsi Picasso’nun da bahsettiği gibi farklı farklı duygulara sahipti ama hepsinin ortak bir özellikleri vardı: Hepsi sanki, huzurlulardı.