top of page
Elif Nisa ÖZDEMİR

Kartanesi İle Arkadaşlık

Yazar: Elif Nisa ÖZDEMİR (9 Yaşında)

Editör: Zeynep Asya FAZLIOĞLU (12 Yaşında)

Şef Editör: Yağmur KARACAN



Sude odasında yalnızdı. Canı çok sıkılıyordu. Hiç arkadaşı da yoktu. Dışarıyı seyrederken pencereye çarpan minik taneler, can sıkıntısını şaşkın bir heyecana çevirmişti. Gözlerine inanamadı, kar yağıyordu! Sude hayal ettiği arkadaşının heyecanı ile koştu bahçeye.


Çok güzel bir kardan adam yapmıştı. Tüm gün arkadaş olduklarının hayalini kurarak seyretti kardan adamını. Akşam ışıklar kapandığında bahçede sönmeyen bir ışık vardı sanki. O da ne! Herkes uyurken kardan adam canlanmıştı. Sokakta yürüyor, etrafa bakınıyor ama buralarda hiç kendisi gibi bir kardan adam göremiyordu. Nereye gideceğini bilemez bir hâlde, çaresizce Sudelerin bahçesine geri döndü. Soğuk ve karanlık, yalnızlık kadar zor değildi onun için. Sessiz bir şekilde olduğu yerde beklemeye başladı.


Sude sabah olunca hemen kardan adamın yanına gitti. Kardan adam Sude’yi görünce çok sevinmişti. Çünkü canı sıkılmıştı. Sude’nin tatlı gülüşü, içindeki kar kristallerini hareketlendirmişti sanki. Bir anda sevinçten dans etmeye başladı. Sude gördükleri karşısında çok da şaşırmamıştı. Tıpkı hayallerindeki gibiydi her şey.  Onunla tanıştı:


­­­­­—Benim adım Sude, seninki ne?


—Adım Kartanesi.  Memnun oldum.

 

—Ben de memnun oldum.

   

Sude ve Kartanesi her geçen gün daha iyi arkadaş oluyordu. Sude, Kartanesi’ni hep serin tutmaya çalışıyordu. Onu buzdolabında yatırıyordu. Sıcak günlerde buzlu havuz hazırlıyordu. Böylece Kartanesi erimiyordu. Beraber çok mutlu ve eğlenceli günler geçiriyorlardı.


Bir gün Sude, Kartanesi’ne sordu:


— Seni Acayipler Kafesi’ne götüreyim mi?


—Acayipler Kafesi mi? Oranın adı neden Acayipler Kafesi?


—Çünkü orada hiçbir yerde satılmayan yiyecek ve içecekler var.


—Peki, orada sevgi tozu ve kar karışımı var mı?


—Var, var. Olmaz olur mu? Hadi gidelim.


Kafeye vardıklarında, kafenin adı kadar acayip bir garson karşıladı onları.


—Büüyyyyrüüün, ne istemüştünüzzzzz?


—Ben buzlu limonata istiyorum, arkadaşım da sevgi tozu ile kar karışımı istiyor.


—Tamam, hemen ışınliyörüüümmm.


Bu sırada kafeye gelen müşteriler Kartanesi’ni çok sevimli buldular. Onunla fotoğraf çektirdiler, sohbet ettiler ve eğlendiler.


Kartanesi ve Sude artık her gün Acayipler Kafesi’ne geliyorlardı. Oradaki insanlar onlara çok sevecen davranıyor ve meraklı bakışlarla bakıyordu. Artık Kartanesi ünlü olmuştu. Ama Sude bu durumdan bunalmıştı. Acayipler Kafesi’ndeki bu kalabalık ve karmaşa içini sıkıştırıyordu. Çok uzun zamandır beraber vakit geçiremiyorlardı.


Günler ilerledikçe Sude sessizleşti, yalnızlığına geri dönmeye başladı. Kartanesi onun eksikliğini kristallerine kadar hissediyordu. Sude’yi çok özlemişti. Onu eritebilecek tek şey sevgisizlikti. Bu kadar hayranı vardı ama Sude’nin sevgisi olmadan eriyordu. Çünkü gerçek sevgi karşılığı olmadan hissedilendi. Kartanesi Sude’den özür diledi. Sude de onu çok özlemişti. Sarıldıklarında Kartanesi’nin kristalleri Sude’nin kalbini ısıtmıştı.


Kartanesi artık anlamıştı. Ne ünlü olmak ne de çok arkadaşının olması önemli değildi. Sevginin kristalleşmesi ya da eritmesi de değildi. Önemli olan tek şey hislerini anlayan dostuna sımsıkı sarılmaktı.

bottom of page