Yazar: Şevval AKBABA (13 Yaşında)
Editör: Betül Ravza AŞIK (11 Yaşında)
Şef Editör: Yağmur KARACAN
Tüm hayatı boyunca hayali olan dünya turuna çıkmayı başaran bir kişi, yolculuğunun tam da ortasında hafızasını kaybederse ne olur? Hiç düşündünüz mü?
Tarık, hayatı boyunca yaşadığı kasabadan hiç dışarı çıkmamıştı. Belki ailesinin maddi durumundan belki de korkudandı. Ancak ne gariptir ki ona "En büyük hayalin ne?" diye soran birisine yanıtı hep aynı olmuştu: "Dünyayı görmek."
Sıradan, güneşli bir yaz günüydü. Tarık sokakta yürürken esintinin savurduğu küçük bir broşür yüzüne çarptı. Kendi kendine söylenip broşürü yüzünden çekti ve tam broşürü yere atacaktı ki fosforlu, kocaman puntolarla yazılmış o sloganı gördü.
"Dünyayı görmek için bizi seçin!"
Tarık bir an duraksadı. Çok şaşırmıştı ama bir yandan da çok sevinmişti. Kaderin cilvesi işte, yıllardır kurduğu hayalini şimdi elinde tutuyordu. Koşa koşa eve gitti. Hemen hazırlanmaya başladı. Gerekli kıyafet ve eşyalarını valize koydu. Komodinin üstünde duran annesinin fotoğrafını alıp öptü. Kimseciklere haber vermeden hayatının dönüm noktası olan maceraya atıldı…
Tarık şehre vardığında heyecan ve mutluluk her yerini sarmıştı. Biliyordu ki bu hayatında verdiği en iyi karardı. Tabi ki de hemen uçağa binemedi. Pasaportu, broşürdeki başvurusu ve milyon tane iş onu bekliyordu. Yine de ilk defa kasabanın dışında olmaktan mutluydu. Şehrin sokakları çok büyüktü. Bu durum ona çok garip gelmişti.
Tüm işlemleri bir hafta içinde bitti. Artık uçağa binebilirdi. Güvenlik kontrollerinden geçerken içi kıpır kıpırdı. Heyecandan soluğu kesilerek uçağa bindi ve hayallerine kavuşmak için yola çıktı. İlk durağı ilkokul öğretmeninin onlara sıkça anlattığı Japonya idi. Uzun yolculuk Tarık’ı yorsa da Japonya yazısı camda belirdiğinde yorgunluğunu unutmuştu. Kocaman ülkeyi gezerken ne kadar eğleneceğini hissediyordu. Uçaktan indi ve içindeki ses ona başardın diyordu.
Birinci, ikinci, üçüncü gün derken Japonya’yı dolu dolu gezdi. Turunun on yedinci gününde tarihi bir yer değil de ünlü bir botanik bahçeye gitmeye karar verdi. Zar zor olsa da sonunda bulduğu botanik bahçe büyük ve rengarenk çiçeklerle bezeliydi. Dünya üzerindeki nadir bulunan çiçekler burada sergileniyordu. Dikkatini ilk olarak çeken girişteki Japonca harflerle yazılmış olan ünlemlerle dolu bir tabelaydı. Bu tabelayı tabi ki okuyamazdı o yüzden çok da umursamadı. Adım adım çiçekleri gezdi. En çok bir çiçeğe, daha doğrusu onun kokusuna ve renklerine hayran kaldı. Gökyüzü ve denizin özgür mavisi, gecenin asaletli bir çiçeği gibiydi. Tatlı kokusu insanı kendinden geçiriyordu. Tarık çiçeğe yaklaştı ve bu güzel kokuyu bol bol içine çekti. Yanından geçen birkaç Japon ona şaşkın gözlerle baktı ve hayretle Tarık’ın yanından uzaklaştılar. Ardından Tarık o günkü gezisini tamamladı. Ciğerleri sanki hâlâ o çiçeğin kokusunu koklamak istiyordu. Gece kaldığı otele gitti ve koyun saymaya bile gerek duymadan derin bir uykuya daldı.
Ertesi sabah uyandığında Tarık’ın yeni doğmuş bir bebekten farkı yoktu. Ne çıktığı turu ne de kendini hatırlıyordu. Odasının camından dışarı baktı ve yabancı bir şehirle karşı karşıya kaldı. Ne zaman yürümeye başladığını bilmiyordu ama kendisini ıssız bir ara sokakta bulduğunda kaybolduğu kesindi.
Tarık çıktığı dünya turundan kimseye haber vermediği için onun yokluğunu fark eden arkadaşları telaşlanmıştı. Günlerce aramışlardı, polise gidip kayıp ilanı vermişlerdi. Şehire çıkıp en küçük deliğe bile bakmışlardı. Ama hiçbir zaman onu bulamadılar. Tarık ise onların geri kalan ömürlerinde kayıp bir dost olarak kaldı.
Tarık’a gelirsek Japonya’da sıfırdan bir hayata başladı. Nasıl mı?
Kaybolduğu o sokakta bir adamla karşılaştı. Ama iyiliğinden olsa gerek onu aldı ve hastaneye götürdü. Doktorlar Tarık’ın hafızasını yitirdiğini onayladı. Bundan sonra adam Tarık’ın yeni bir hayat kurmasına yardım etti. Sıfırdan, lekesiz ve mutlu bir hayattı. Tarık orada ömürlük dostlar edindi. Hatta birini sevdi ve onunla bir aile kurdu. Tabi Japonca konuşmaya başlamıştı. Ama hafızası hiç yerine gelmedi. Sadece bir gün eşiyle birlikte gittiği ünlü botanik bahçede bir tabela ve tabelanın yanındaki muhteşem çiçek ona çok tanıdık geldi.
Tabelada şöyle yazıyordu:
"Dikkat! Hafıza Çiçeği'ni koklamayınız. Hafıza kaybına neden olur."