Yazar: Hatice Hira BABUR (11 Yaşında)
Editör: Elif Serra KÜPELİ (10 Yaşında)
Şef Editör: Yağmur KARACAN
YIL: 762
Kitabım “Kâşifin Kalemi Orta Asya” için bilgi toplamak amacıyla bir gün Orta Asya turuma devam ederken su depolamak için Karabalgasun'a durmam gerekti. Tam o sırada ağlayıp sızlanan bir adam gördüm. Hemen atımı kalın gövdeli bir ağaca bağladım ve yanına gittim.
-Salâm ismingiz nime? (Selam, isminiz ne? )
-Salâm, mening ismim Kül Tigin. (Selam, benim ismim Kül Tigin.) (Erkek adı)
-Men artuk bir Uygur askeriyim. (Ben Uygur askeriyim.)
-Yaxşimusiz? (İyi misiniz?)
-Men yaxşi, sizçü? (Ben iyiyim, ya siz?)
-Men etsiz hissediyorum hüüü. (Ben etsiz hissediyorum hüüü.)
-Artuk ağlama, anlat ne oldu sana?
-Et yemek istiyoruuuum!
Heh bu fırsat kaçmaaz.
-Peki, bana biraz zaman ayırır mısınız?
-Şu çimlere çömelim, öyle ayırırım.
-Öncelikle siz hangi dine mensupsunuz?
-Atalarımız Göktanrı inancını doğru bulurlardı. Ama biz Manihaizm dinine geçtik bu sene.
-Bu dinin sizin için zorlukları oldu mu? Çünkü yeni din yeni sorumluluklar demektir. Çok zor olmalı.
-Biraz meşakkatli oldu ama baş ne derse, gövde onu yapar. Misal biz askeriz ama Manihaizm savaşı yasaklıyor. Biz Türkler savaşın insanlarıyız, atı evcilleştiren ilk milletiz. Atsız savaş olmaz bize göre. Et yemek olmadığından bizim atalarımızı hiç önemsemeyen hanımız ölür ölmez, Göktanrı'ya döneceğim.
-Yani yeni dinden hiç mi hoşlanmadınız?
-Hem de hiç!
-Peki sizin bana söylemek istediğiniz herhangi bir şey var mı?
-Var. Siz siz olun, hanınıza uyup kebaplarınızdan mahrum kalmayın.