top of page
Hümeyra İŞCAN

Köpek Dövüşü Kayası

Yazar: Hümeyra İŞCAN (10 Yaşında)

Editör: Armin Ela AYDIN

Şef Editör: Yağmur KARACAN


Köpek Dövüşü Kayası biraz garip bir başlık olsa da “İnterneti Bozan Çocuk’’ kitabındaki yeri çok ayrı. Kitapta yaşananlar bu başlıkla birebir ilişkili. O zaman bu kitaba daha yakından bakmak iyi olabilir.


İnterneti Bozan Çocuk kitabını kaleme alan Frank Cottrell Boyce, resimleyeni Steven Lenton ve dilimize hatasız bir şekilde çeviren ise İpek Güneş Çıgay. Benim elimde bulunan 1. baskısı, Eylül 2022’de Tudem Yayınları’ndan çıkmış. Araştırmalarıma göre kitabın asıl hâli ile Türkçe hâli arasında fark yok. Sadece başlıkları ve kapak tasarımında ufak tefek farklılıklar var. Aynı zamanda kitap 10 yaş ve üzeri için bütün kitap severlere uygun.


Britanyalı ödüllü yazar, senarist ve nadiren oyuncu Frank Cottrell Boyce, 1959 yılında İngiltere’de dünyaya geldi. Yazdığı ilk çocuk romanı "Milyonlar" büyük ses getirdi. Romanıyla Carnegie Madalyası kazandı ve Danny Boyle tarafından aynı isimle beyazperdeye uyarlandı.


Cottrell Boyce’un kitapları ayrıca Guardian Çocuk Edebiyatı Ödülü, Whitbread Çocuk Edebiyatı Ödülü (ismi şimdilerde Costa Kitap Ödülü oldu), Roald Dahl Mizah Ödülü ve Blue Peter Kitap Ödülü de dâhil olmak üzere çok sayıda ödül için finale kaldı. Danny Boyle’la birlikte 2012 Londra Olimpiyatları’nın açılış törenini de tasarlayan Frank Cottrell-Boyce, BBC Radio 2’nin "500 Sözcük" isimli yarışmasında jüri üyeliği de yapıyor ve ailesiyle birlikte hâlen Merseyside’da (İngiltere kuzey-batı bölgesi) yaşıyor.


Kitabın kapağı hakkında düşüncelerimi söylemek gerekirse, ilk olarak söyleyeceğim şey “Kapağı spoiler dolu!” demek olur. İlk defa bir kapağa bu kadar olumsuz bakıyorum. Çünkü daha kitabın yarısına gelmedim ama kapaktaki o altından ne olacağını anladım ki! Zaten define haritası ile uçurumdan aşağı düşen minibüs kitabı bize anlatmış. Aynı zamanda başlığın da kitap hakkında ipucu verdiğini düşünüyorum.  Yani yazar kapağın altına “Sizce kitap ne hakkında?” diye yazsa ancak bu kadar şaşırırdım. Bir de kahramanları kapakta çizdiğini görünce hayal kırıklığına uğradım. Çünkü kahramanları zihnimde kendim canlandırınca daha keyif alıyorum.


Kitabı biraz anlatayım. Nuh, Aziz Antuan Lisesine giden 7. sınıf öğrencisi olarak 9. sınıfların coğrafya gezisine gizlice katılır. Uydu navigasyonunun yanlış yönlendirmesiyle Aranor Adası'nda mahsur kalırlar. İşte kitap bundan sonra biraz heyecanlı hâle geliyor. Şu sorular zihinde beliriyor: “Öğrenciler ıssız bir adada nasıl yaşayacaklar? Oradan nasıl kurtulacaklar? Gezilerine gizlice katılan 7. sınıf öğrencisine nasıl davranacaklar ve onunla ne yapacaklar? Ailelerini özleyecekler mi? Adada mahsur kaldıkları için ağlayacaklar mı? Ya da birbirlerini çeşitli tehlikelerden koruyacaklar mı? Çeşitli maceralara atılacaklar mı? En azından adada yaşayan başka birileri var mı? Varsa kendilerine zarar verecekler mi?”


Ve daha fazlası…


Açıkçası ben kitabı okurken bu sorularla kitabı okudum. Özellikle okuyucuları adada mahsur kalan öğrencilerin geceleri ateş etrafında toplanıp yaptıkları sohbetleri anlatmayacaksa ne anlatır bu kitap diye düşündüm. Ve maceralı yerlerde heyecanlandım. Kitabın içinde bir heyecan olsa bile sondaki hepsine ağır basıyor bence.


Kitabın bende bıraktığı etkilere gelince… Kardeşlik ilişkileri için kardeşimizi önemsemeliyiz, internete kendimizi kaptırmamalıyız ve bunun için de kimse yokmuş gibi davranmamalıyız. Bunun gibi şeyler çıkarabiliriz. Örneğin kitapta Nuh’un telefonu yok. Bu sebepten de arkadaşı da yok. Ama o bunu pek de dert etmiyor. Sadece insanların kendisini yok saymasından rahatsız oluyor. Bunun dışında hayatına eğlenceli bir şekilde devam ediyor. Hatta bana göre o çok yaratıcı ve akıllı biri. Özellikle bir telefona sahip bile olsa gerçek dünyada vakit geçirmeyi internette vakit geçirmeye tercih edebilir gibi geliyor. Son olarak sahibi olmadığımız şeyi kendimizinmiş gibi alıp kullanmamalıyız ve hayatta internet olsa da olmasa da bir şeyler için mutlaka çabalamalıyız.


Hayatıma geçirdiğim birkaç şey oldu: Artık çaba ve gayret etmeye, hazıra konmamaya özen gösteriyorum. Abimle olan ilişkimi tekrar gözden geçiriyorum. Bir de sonlara doğru başkalarının eşyalarını izinsiz almamakla ilgili davranışlar görülüyor. Hafiften komik bile olsa bu konuda onları daha çok uyarması gereken kişinin hareketleri de göze çarpıyor. Bu konuda da eşyaları izinli kullanıyorum.


Bir de Havva ve Nuh’un kardeşlik ilişkisine bir alıntıyla değineceğim: “Herkes anakaraya baktı. Şimdi öncekinden de uzak görünüyordu. Sanki günlerdir buradayız. Havva hala görünmezmişim gibi davranıyor bana. Ev çok gerilerde kaldı galiba…” (Sayfa 60)


Bu alıntıda görülen Nuh’un, ablasının ona davranışını ve adada ailesini özlemesi ile çaresizliğini anlatıyor. Şöyle bir şey düşünüyorum: Kitapta Nuh, ablasının arkadaşları tarafından seviliyor. Ama ablası belki Nuh’a aşırı sevgi besledikleri için kitabın başında onunla konuşmadı, sonunda konuştu. Çünkü belki de kardeşinin daha fazla şımarmasını istemiyordu. Bu durumun Havva’ nın bakışıyla çok farklı nedenleri olabilir. Kardeşine bir şey olacağından endişe ediyor olabilir veya şımarmasının grup olarak kendilerine zarar vereceğini düşünüyor olabilir. Bu kardeşlik meselesi çok kafamı karıştırdı. Acaba sen nasıl düşüneceksin?


Kitabı neden okumalısın? Bu soruya gelince, çok aman aman bir kitap değil. Tabii ki daha bir sürü kitap var. Kesinlikle oku da demiyorum ama okuma da demiyorum. Kitabın bende bıraktığı etkiler ve şu zamanlarda hayatımızın önemli bir parçası haline gelen internetin önemi kitabı okuman için uygun nedenler olabilir. Ama hiçbir kitabın okunmadan nasıl olduğunu bilemeyiz. Bu yüzden oku demek istiyorum.


Bu kitap ile ilgili bir film önerim var. ROBOT RON: BİR SORUN VAR. Bu filmin de kitapla küçük de olsa bir ilişkisi var. Kitapta Nuh’ un telefonu yok, bu nedenle de arkadaşı yok.  Bu filmde aynısını Barney de yaşıyor. Ama onun telefonu değil, kendine arkadaşı olacak bir robotu yok. Biraz ekonomik sıkıntı çekiyorlar. Bu yüzden robot alamıyorlar. Ayrıca Barney zorbalığa da uğruyor ama bu biraz sanal ortamdaki zorbalık gibi. Bir de evleri ile babaannesinin şivesi garip biraz. Fakat bana göre ikisi de çok şekerdi. Film arkadaşlık ve aile temaları üzerine dikkat çekiyor. Süresi uygun, 10 yaş üstü herkes izleyebilir. Bence izledikten sonra birileriyle konuşulursa daha çok anlam çıkarılabilir.


Şimdiden herkese keyifli okumalar ve izlemeler!

bottom of page