Yazar: Ebrar MARMARA (11 Yaşında)
Editör: Defne Hilal DURSUN
Şef Editör: Yağmur KARACAN
İbn Sîna, 1010
Laboratuvara girdiğimde İbn Sîna’nın uyuyakaldığını fark ettim. Etrafı nahoş bir koku sarmış, kitaplar etrafa saçılmış, kitap rafları ise deney malzemeleriyle dolup taşmıştı. Saçlarımı geriye doğru attım ve tepeden topladım, kollarımı sıvadım. Anlaşılan burayı düzenlemek gerekiyordu. Tam elime bir kitap alıp işe başlayacaktım ki İbn Sîna’nın uykulu gözlerle bana baktığını fark ettim. Beni yanına çağırdı, elimdeki kitabı masaya bırakıp yanına gittim.
-Hocam, sizi burada uyutacak kadar önemli olan şey nedir?
-Mikroplar, o insan öldüren küçük canavarlar…
Hemen not defterimi açtım ve “Mikroplar insan öldüren canavarlardır!” yazdım. Mikrop canavarları bütün gece onu rahatsız edip uyumasına izin vermemişti anlaşılan.
İbn Sîna:
-Ve onlar gözle görülemez, diye ekledi. Bunu da hemen deftere yazdım.
-Eğer görülemiyorlarsa, o canavarları nasıl yenmeyi planlıyorsunuz?
İbn Sîna masadaki şifalı otları çömlek kâsenin içine koyup ezmeye başladı.
-İlaçla!
Nasıl yani? Hiçbir şey anlamamıştım.
-Hocam onları görmeden nasıl ilaç içireceksiniz ki? Bu çok mantıksız.
-Onlara değil, insanlara içireceğiz.
İşte şimdi anlamıştım. Defterimi tekrardan açtım ve “Hasta insanları iyileştirmek için ilaç içireceğiz.” yazdım. İbn Sîna bitkileri ezmeye devam etti.
-Peki, bu mikroplar neden insanları öldürüyor?
-Bunu henüz ben de bilmiyorum.
Durdum, onun bilmediği bir şey mi vardı? Belki ben de fikir yürütebilirdim.
-Belki de insanları yemek istiyorlardır?
-Onlar insanları yiyemeyecek kadar küçük.
-Hocam ama insanları öldürebiliyorlarsa yiyebilirler de, öyle değil mi?
-Belki de öyledir kim bilir?
Evet! İşte o da kabul etti. Bu kez defterime “Mikroplar insanları yemek istedikleri için öldürürler.” yazdım. İbn Sîna ilaç konusunda bayağı ilerlemiş görünüyordu, bu da demek oluyordu ki birazdan canavarlarla savaşacaktık! Etrafıma baktım, oldukça kötü görünüyordu. İbn Sîna ilaç hazırlarken ben de etrafı düzenlesem hiç fena olmazdı…