top of page
Hatice Kübra AYÇİÇEK

Kırık Kalpler Duası

Yazar: Hatice Kübra AYÇİÇEK (11 Yaşında)

Editör: Mustafa Asım ACAR (12 Yaşında)

Çizer: Elif Büşra Coştan (10 Yaşında) Şef Editör: Yağmur KARACAN



Şulegil ile Orhanzi annesini ve babasını kaybetmiş iki arkadaştı. Birlikte yetimhanede kalıyorlardı. Bu yetimhanenin müdürü Bayan Ciklet’ti. Okulda, eritilmiş muzlu pasta tadındaki sakızını asla ağzından çıkarmazdı. Bayan Ciklet’in sakızını çiğnerken koridordaki öğrencilerin yüzüne sakız parçalarıyla birlikte tükürükleri geliyordu. Bu okul çok disiplinli, sınavlarla dolu bir okuldu. Bizimkilerle birlikte okuldaki tüm çocuklar öğretmenlerden ve okuldan nefret ediyorlardı. Bütün okulların kendi okulları gibi olduğunu düşünüyorlardı, bu düşünceleri devam edince birlikte camiye gidip Allah'a dua etmeye başlamışlardı. Hep bir ağızdan başladılar:


-Allah’ım biz masum çocuk öğrencileriz, okuldan bıktık. Dersler ve sınavlardan, öğretmenlerimizin davranışlarından usandık. Şimdi tek isteğimiz sonsuza kadar okulun, derslerin, sınavların ve bilginin yok olmasıdır. Biz yetimlerin dualarını kabul eyle Allah’ım!


Günler, haftalar, aylar geçti hiçbir değişiklik olmamıştı.


Çocuklar, Allah’ın bu isteklerini onlar için yanlış olduğundan dolayı kabul etmediğini düşünmüşlerdi. Ta ki bir çocuk, “Allah’ım okuldan nefret ediyorum!” diyene kadar. Meğer sadece okuldan nefret ettiklerini söyleselermiş zamanında kabul olacakmış duaları. Bilgi içeren videolar, kitaplar, gazeteler yok olmuştu. Çocuklar artık çok mutluydu. Aradan yıllar geçti, büyüdüler. Genç bireyler olmuşlardı ve lise çağlarında boş boş gezen, ne yapacaklarını bilmeden vakit geçirmeye çalışan bom boş insanlara dönüşmüşlerdi.


Canları çok sıkılıyordu. Bildikleri her şeyi unutmaya başlamışlardı, her meslekten insanlar emekli oluyorlardı. Çalışan insan sayısı azalmıştı. Çalışan insan sayısıyla beraber bilgi yok olduğu için mesleklerin sayısıda azalmaya başlamıştı.


Bilgisizlikten temizlik de nasibini almıştı, kimse temizliğe dikkat etmediğinden hastalıklar çoğalmıştı, doktor bulmak zorlaşmıştı. Her yer küflü peynir gibi kokuyordu. Çünkü temizlikçilik de bir meslekti. Artık eskisi gibi mutlu değillerdi. Bayan Ciklet mesleğini çok özlemişti, çocuklar artık büyüdükleri için meslek sahibi olmaları, bir hayalleri hedefleri olması gerekiyordu. Dualarından çok pişman olmuşlardı, işlerin bu kadar kötü olacağını düşünmemişlerdi. Okulların tekrardan açılmasını istiyorlardı. Düşündüler, taşındılar, okulun yok olmasını camide Allah’a dua ederek sağlamışlardı. Okulun ve bilginin geri gelmesini yine bu şekilde sağlayabilirlerdi.


Yeniden dua edeceklerdi, ama dua etmek o kadar kolay değildi. Çünkü bizim iki kafadar okulların sonsuza kadar kapanmasını istemişlerdi. Yine de bir denemeye karar vermişlerdi. Camiye gidip içten bir şekilde dua etmişlerdi ama tabii ki bekledikleri gibi duaları anında kabul olmamıştı. Pişmanlık bütün bedenlerini sarmıştı. Okulun, bilginin, eğitimci olmanın önemini şimdi daha iyi anlamışlardı. Kitaplar yok olduğu için artık konuşmaları da yavaşlamıştı, çünkü kitaplar sayesinde okumaları güçleniyor, kendilerini geliştiriyorlardı. Şulegil ağlamaya başlamıştı, Orhanzi arkadaşını teselli etmek istiyor ama ne diyeceğini bilemiyordu. Şulegil’in ağlamasına birde Orhanzi'nin ağlaması eklenmişti.


-Bizim yüzümüzden dünyamız ne hale geldi, Allah’ım ne olur bize yardım et. Bir daha hemen pes etmeyeceğiz, bizler bilgi öğrenen ve öğreten olacağız, dediler.


Şulegil’in kafasına gökyüzünden bir kitap düşmüştü. Şulegil birden bağırmıştı. Çünkü bu bir kitaptı. Allah’a sonsuz şükürlerini sunmuştu, çok heyecanlanmıştı. Kitabı açtı inceledi, bakmaya doyamadı. Sayfaları çevirdikçe kokusunu içine çekmeye başladı. Uzun zamandır içine çekemediği bir kokuydu bu. Elinde kitap bulundurmayalı hayli zaman olmuştu.


Hemen bir matbaacı buldu ve kitap basmayı unutmaya yüz tutmuş makineler tekrar çalışmaya başlamıştı. Kitabı çoğaltıp dağıtmaya başlamıştı. Bu sayede okullar açılmıştı, bütün kitaplar, bilgiler geri gelmişti. İşler artmıştı, artık herkes mutluydu. Her şey çok güzeldi, herkes bilginin önemini anlamıştı. Çocuklar artık okuldan nefret etmiyorlardı, aksine daha çok seviyorlardı. Ve en önemlisi Bayan Ciklet düzelmişti. Mesleğinin kıymetini anlayıp artık iyi bir öğretmen olmuştu. Şulegil ve Orhanzi kendisi gibi çocuklara daha özenli davranarak, çocukların önce kalbine hitap eden işini severek yapan öğrenen ve öğreten harika öğretmen olmuşlardı.

bottom of page