top of page
yyagmurkaracan

Kırık Parmak

Yazar: Bahar ASLANER (11 Yaşında)

Editör: Yağmur KARACAN



Gözde benim şu hayatta en sevdiğim insanlardan biridir. Ailem de öyle. Yaptığım hiçbir şeye kızmazlar.


Şimdi size başımdan geçen bir olayı anlatayım.


Gözde'yle birlikte Gözde'nin okuluna gideriz. Gözde'yi okula bırakınca annem ile evimize döneriz. Eve gelince oyuncaklarımla oynarım. Birkaç saat sonra annemle Gözde'yi almaya geliriz. Gözde okuldan çıkıp yanımıza gelir, eve gideriz. Eve gelince Gözde koltuğa oturur, çizgi film seyreder. Annem de o sırada mis kokulu yemekler yapar.


Gözde ile birlikte yemeğimizi yedikten sonra ben uyurum. Gözde ise masasının başına geçer ve ödevlerini yapar. Uyanınca Gözde'yi uyumuş bir hâlde bulurum. Yemeğimi yerim ve onu uyandırmaya çalışırım. Uyanınca tekrar oyun oynarız. Annem de uyku vaktimizin geldiğini söyleyerek bizi yatağa yatırır.


 Yine annemin Gözde'yi kaldırmasıyla uyandım. Gözde okula gitmek için hazırlanılandı ve  bırakmaya gittik. Sonra da evimize döndük. Ama o gün Gözde'yi okuldan erken almıştık. Yani annem almıştı. Bana en son, "Sen kal. Ben Gözde'yi okuldan alacağım," demişti.


Ama onun öncesinde annem telaş içinde bir telefon görüşmesi yapmıştı. Neyse, annem ile Gözde eve gelmedi ama babam erkenden geldi. Beni yanına yoldaş tuttu ve birlikte hastaneye gittik. Hastaneye daha önce gitmiştim. Yani orayı biliyordum. Hatta bana iğne yapmışlardı.


Gözde, annem arkalarında da maskeli bir adam odadan çıktı. Gözde'nin parmağında bir sargı vardı. Babamın yanından ayrıldım ve Gözde'nin yanına geldim. Biraz birbirimizi sevdikten sonra ailecek babamın külüstür arabasıyla evimize yola çıktık. Yolda hiç yaramazlık yapmadım desem yalan olur. Koltuğumdan kalkıp gözdenin bacaklarına kafamı koydum, Biraz ses çıkardım, Yanlışlıkla bazı düğmelere basıp arabayı durdurdum, arabadan inince karşıdan karşıya araba gelirken geçtim...


Sıkılırsınız diye bazı yerleri kısalttım. Yoksa sıkıntıdan bayılırdınız.


Eve geldiğimizde annem, Gözde ve babam koltuğa geçtiler. Neye baktıklarını merak edip yanlarına gittim. Gözde'nin sargısını yeniden sarıyorlarmış. O sırada bir duman kokusu aldım. Mutfaktan geliyordu. Mutfağa gittim ve tencerenin üstünde alevler gördüm. Hemen masanın üzerindeki kabı aldım, içinde her ne varsa umrumda değildi. Sadece alevin üzerine sıçrattım. Alevler büyüyordu. Korkup, içindeki her şeyi attım. Tencere en kenardaydı, düşecekti!


Tam o sırada annem mutfağa geldi. Etrafa fal taşı gibi açılmış gözleriyle bakıyordu. Hemen harekete geçti ve ocağın ateşini kapatıp yerini düzenledi. Arkasından babam ve Gözde geldi. Annem alevin üzerine savurduğum kabı aldı.


-Karbonat mı döktün üzerine? diye sordu. Kafamı evet şeklinde salladım.


-Aferin sana! dedi babam da. 'E sonuçta ben beş yaşında bir oğlanım, akıllı olucam tabi ki de.' diye böbürlenerek geçirdim içimden...


Daha sonra tüm ev halkı ayrı yerlerde uyuyakaldı. Annem balkonda, babam salonda, Gözde ise odasında. Annemin üşüyeceğini düşünüp yatak odalarından bir yorgan aldım ve üzerine örttüm. Sonra ben de koltuğa yayılıp kestirdim.


Her zamanki gibi annemin Gözde'yi uyandırmasıyla ben de uyandım. Normal bir gün gibi görünüyordu. Tek bir şey hariç. O da havanın son derece sıcak olmasıydı. Gözde okula gitmek için hazırlandı ve yola koyulduk. Okula geldik ama annemin ona öğüt vermesinden Gözde okula, biz de eve geç kalacaktık. Zaten hava da çok sıcaktı.


Niyahet zil çaldı ve öğütler bitti. Evimize dönerken sıcaktan başım ağrıyor, ter döküyordum. Eee... Köpek olmak da zor iş!

bottom of page