top of page
Hatice Elif YENİAD

Memleket Özlemi

Yazar: Hatice Elif YENİAD (12 Yaşında)

Editör: Semiha TATLICI (11 Yaşında)

Şef Editör: Yağmur KARACAN



Uçak havalimanına varıncaya dek ağzını açmamıştı babam. İş durumumdan dolayı ta Türkiye’den ABD topraklarına kadar gitmek durumunda kalmıştım. Çalıştığım fabrika ABD ile anlaşma yapınca bazı çalışanlar ABD’ye gönderilmişti. Ne yazık ki bunlardan biri de ben oluyordum. Akıcı İngilizce konuşan birçok iş arkadaşımla birlikte gitmek zorunda kaldım ama babamı da yalnız başına bırakamazdım. Seksen üç yaşında olmasına rağmen Türkiye’den ayrılmamak için oldukça çaba sarf etmişti ve bu inadına hâlâ devam ediyordu.


Uçaktan inerken merdivenlerin son basamağında durdu, parmaklıklara tutunup şöyle dedi: “Beni bırakın. Uçağa geri bindirin de ülkeme, memleketime, evime döneyim. Doğduğum topraklarda vefat edeyim.” Ben ve iş arkadaşlarım onu zar zor parmaklıklardan ayırıp taksiye kadar götürdük. Biliyordum, bu benim için de çok zor bir şeydi ama yapacak bir şey yoktu.


Tuttuğum küçük eve girip eşyaları yerleştirdikten sonra babamın yanına oturup ona biraz moral vermeye çalıştım. “Babacığım, merak etme. Belki gün gelir, sonsuz uykuya dalmadan topraklarımıza dönüp, küçük ve mutlu hayatımıza devam ederiz.” dedim. Babam bana bakarak gülümsedi. Hüzünlü bir gülümsemeydi bu.


 “Bak oğlum; doğudan göç edip, savaşlar vererek, kan dökerek, tarihte yeniden ve yeniden devletler kurarak buralara gelmiş bir devletiz biz. Dedelerimiz biz o topraklarda huzurla, bolluk ve bereket içinde büyüyelim, güzel dinimiz İslam’ı topraklarımızda en iyi şekliyle öğrenelim, yaşayalım diye kan döktüler. Şimdi doğduğum topraklardan uzaklaşıp Peygamber Efendimizin mirası İslam’ın olmadığı yerlere gelmek ve burada kalmak beni çok üzüyor. Zaten şu yaşıma gelmişim, Allah bana daha fazla ömür nasip etmedikçe vatanıma bir daha gidemem ben.”


Bu sözleri söyledikten sonra biraz durdu. Sonra da uzun bir iç çekerek olduğu yerde uyuyakaldı. Üzüntüsünü anlıyordum ama ne yazık ki anlamak tek başına yetmiyordu. Onu zar zor kaldırıp yatağa götürdüm ve kendim de yarın için eşyalarımı hazırlayıp derin bir uykuya daldım.


Şimdi artık, aradan aylar geçmesine rağmen babam evin koridorlarında yürürken ya da ABD’nin sokaklarında ilerlerken arada kendini tutamadığı oluyor: “Ah! Memleketimi, ölülerimi bırakmayacaktım. Doğduğum topraklarda vefat edecektim…” diye söyleniyor, yoluna öyle devam ediyordu.

bottom of page