Yazar: Ebrar Meva ÖZER (11 Yaşında)
Editör: Yağmur KARACAN
Merhaba, ben Esra. Kısaca kendimi tanıtayım. Mavi gözlü ve sarı saçlıyım. Maceraya bayılırım. Tüm çocukların okula gittiği, insanların çalıştığı normal bir kasabada yaşıyorum fakat bu aralar çok garip şeyler yaşanıyor.
Komşumuzun çok değer verdiği parlak ve neredeyse yirmi beş gram elmas yüzüğü, sınıf arkadaşımın yirmi iki ayar otuz iki gram altın bilekliği gibi birçok şey hiçbir sebep yokken ortadan kayboldu. Tabi ki polise haber verdiler ama polisler bir buçuk haftadır aramasına rağmen bir iz dahi bulamadılar.
Hırsız çok akıllı olmalı.
Bu sabah kalktığımda hâlâ uykusuzdum çünkü gece uyumamıştım. Yüzümü yıkayıp her sabah yaptığım gibi radyoyu açtığımda gece yarısı çok önemli miktarda mücevher çalındığını duydum. Üstelik bu soyulan yer bizim sokaktaydı ve hırsız olabilecek tek kişi Tiki’ydi. Çünkü hem fakirdi hem de çok zekiydi. Ayrıca küçüktü, yakalanmazdı.
Her zamanki gibi okula gittiğimde yine en sevdiğim arkadaşım Meryem’in yanına oturdum. Beni güler yüzüyle karşıladı fakat tuhaf bir şey vardı, altını çalınan kız bana dik dik bakıyordu. Sanırım onun altınlarını benim çaldığımı sanmıştı ama Tiki’nin yaptığını bilseydi keşke…
Ders bittiğinde Meryem ile dışarı çıkıp yine o hırsızlık olaylarını konuştuk. Onun da benimle aynı şeyleri düşündüğünü biliyordum, o da hırsız olanın bu kasabadan olduğunu düşünüyordu. Ona bu kişinin Tiki olabileceğini söyledim, bana hak verdi çünkü Tiki iki haftadır ortalarda yoktu. Okul çıkışında evlerine bakmaya karar verdik.
Okuldan çıkınca kasabanın en küçük evi olan Tikilerin evine geldik. Ev her zamankinden daha sakin ve durgundu. Bu durumu hırsız olabilmelerine yorduk ve evlerimize dağıldık. Eve geldiğimde anneme bundan bahsettim, belki de benim bir katkım olurdu.
Aradan haftalar geçti. Polisler hırsızı hâlâ bulamamışlardı. Biz dahil çoğu kasaba sakini hırsızı bulmak için çalışıyorlardı artık. Annem ve babam sabahtan akşama kadar dışarıda görevlere katılıyorlar, yemeklerde sürekli bu konuyu konuşuyorlardı. Hırsız bulunduğunda tüm mahalle havalara uçacaktı.
Sonunda cumartesi gününe, yani favori günüme gelmiştik. Bu arada mahallenin zengininden yüklü miktarda mücevher çalınmıştı. Gerçekten yok artık! Bu hırsız o güvenlik panellerini nasıl açtı hâlâ bilmiyordum. Ama bildiğim bir şey vardı: Bu hırsız çok akıllıydı.
Size daha fazla bu inandırıcı hikâyemi anlatmak isterdim fakat polis bu küçük, zeki, ailesini geçim derdinden kurtarmak isteyen kızın duygularını aktarmasını istemiyor. Ayrıca birazdan mahkemeye çıkacağız. Sanırım cezam büyük olacak ve güvenlik panellerini nasıl devre dışı bıraktığımı uzun uzun anlatmam gerekecek.
Evet, yanlış duymadınız HIRSIZ BENİM!