top of page
Yusuf Sadık UZUN

Odamdaki Sırlı Kapak

Yazar: Yusuf Sadık UZUN (9 Yaşında)

Editör: Ebrar Meva ÖZER (12 Yaşında)

Çizer: Betül Sevde Yoldaş (11 Yaşında) Şef Editör: Yağmur KARACAN


Annem ve babam görmeden odama girdim. Kapağı açtım ve içeri daldım. Her gün bu çatışmanın içine gidiyorum ama bıkmamıştım. Lakabım ile hitap ediyorlardı bana. Data diyorlardı. Hemen yaralılara yardım etmek için çantamı sessizce karargâha taşıdım. Beş kişiyi iyileştirdikten sonra tüfeğimi aldım. Tüfeğim 211 numaraydı. Silah baya eskiydi. Leş gibi pas kokuyordu. 


Hemen gittim ve on düzine kişinin arasına sızdım. Açık havada hendekler arasında ve toprak torbaları içinde çatışıyorduk. Ben anlamadan bir mermi kafamın üstünden geçti. Öyle korktum ki kalp atışlarımın güm güm edişini hissedebiliyordum. Hemen çekildim ve kendime bir baktım. Sonra birisinin hareketsiz kaldığını gördüm. Ve ölmüş olduğunu gördüm. Hazırda durduğu için yüzüne altıya yakın mermi yemişti. Yüzü delik deşikti. Daha yeni gelmişti. Üzülmüştüm. Ama buna zaman olmadığını fark ettim. Silahımı bırakıp yaralılara yardım etmeye başladım.


Yardıma başlamıştım ki çantamdaki malzeme bitti. Almak için sığınağa indim. Çıktığımda birkaç kişi silahını süngüyü takıp gidiyordu. 10 kişi öldürüldükten sonra bizim arkadaşlarımız da bitti. Çatışmanın ortası olduğu için önümü pek göremiyordum. Benim açımdan görülen tek şey diğerlerinin saatli bombalar taşımasıydı. İşlerin kızışacağını sezmiştim. Galiba bizi toptan yok etmeye çalışıyorlar. Birisi.


-Hızlı bir şekilde toprağı altına girin. Sadece namlularınız gözüksün.


Biz ise onayladık. Ve toprağın içine girdik. Bir bomba kurdular ve patlattılar. Hiçbir şey olmadı birkaç tanesi hendeklerimize doğru geldi. Gizlice ateş ettik ve hepsini yok ettik. 

Etraf çürük et kokmaya başlamıştı bile.


Hemen dışarı çıktık ve hiçbiri fark etmeden 40 tanesini yok ettik. Sonrasında yemek için aşağı sığınaklara inmiştik. Herkes için azar azar yemek veriliyordu.1 saat sonra yemeği bitirip çıkıyorduk. Fark Etmemiştik ama iş işten geçmişti. Tam yanımda değil ama kulağımı bir saat sağır edebilecek yakınlıkta bir bomba patladı. Benim dinlenmem gerektiğini söyledi. Ben ise sığınağa gidip kirli yatağıma geçtim. 


Havada rutubet kokusu vardı. Yanıma bir bardak ve bir sürahi alarak uykuya daldım. Uyandığımda etrafı toz duman kaplamıştı. Bir sesler yükseliyordu. Baaamm. Baaamm. Hemen dışarı fırladım. O kadar hızlı gittim ki sanki ışınlandım gibi geldi. Etraf barut kokuyordu.


Bir yandan bombalar pata küte ediyordu. Birisi bana.


-Aaa, tanklar geliyor!


-Kardeş senin beyin geriden mi geliyor? Tankların geldiğini biz de gördük. 


Ve bir tank bana namlusunu gönderdi. Bir el ateş etti. Bayılmıştım. Ayıldığımda ne yaşadığımı çok fazla hatırlamıyordum. Karın bölgemden yara almışım. Bir hafta çatışmaya çıkmam yasaktı. 6. günüm böyle geçen son günümdü. Komutanım adama ihtiyaç olduğu için beni çağırdı.


Kıyafetlerimi giydim ve çatışmaya çıktım. İlk 5 kişi öldürmüştüm ki omuzumu bir mermi sıyırdı. Sonrasında karargahımızın yanına büyük bir c4 bomba koyduklarını fark ettim. Cesur bir şekilde koşarak bombanın yanına gittim. Tam patlayacaktı ki aklıma gizli kod geldi. O kodu yazdığımda bomba bir dakika geriledi. Elime aldım ve karargahımıza götürdüm. Bomba imha uzmanları bombayı imha etti. Komutanım bana bu başarımdan dolayı binbaşı rütbesini verdi. Sonra gözlerimin kızardığı fark ettim. Kitabımın kapağını kapattım. Yatağıma girdim ve kendimi uykunun tatlı kollarına bıraktım. 

 

bottom of page