top of page
Berra toparlı

Ormandaki Mor Kız

Yazar: Berra Toparlı (9 yaşında)

Editör: Ayşe Erva Küpeli (9 yaşında)

Şef Editör: Bilge Özsoy

O günler

Soğuk mevsimler.

Sanki kışa az var,

Rüzgâr ile fırtınalar.


Hava güneşli olmasa da

Vardı yolu yürümek ormanda,

O zaman önüme baktığımda,

Gördüm bir kız bekliyor karşımda.


Kız, “Merhaba,” derken mosmor oluyordu,

Sanki o da bundan nefret ediyordu.

Dedim ona anlat bana,

Bana baktı başladı anlatmaya.


Cadı vardı.

Çok gizemliydi,

İnce detaylara fazla dikkat eder

Sanki gözünden hiçbir şey kaçmak istemezdi.


Bir gün onu takip ettim diye

Sanki dünyaları yıktım ellerimle,

Bağırdı çağırdı,

Beni az kalsın uçurumdan aşağı savuracaktı.


Kızdı kızmasına,

Onca planlar yazmıştı boşuna,

Sinirden küplere bindi,

Sanki orada gülmek bile bir yasaydı.


Bana bir şey yapacağı kesindi,

Çünkü odasından kötü kahkahalar yükseliyordu,

Ben bilmeden bir sürü plan çizmişti,

Fakat içlerinden birini seçmeliydi.


Bir sürü büyü inceledi

Lay lay lom demedi,

Kütüphaneye bile gitti,

Sanki benimle yakından ilgilendi.


O gün yine giderken kütüphaneye,

Aklına bir fikir geldi dahice,

Dururken kapının eşiğinde,

Dedi bana, sıkı tutun, geliyor mucize!


Belliydi araştıracaktı bir büyüyü,

Hemen bir çözüm bulmalı,

Bu sorunu durdurmalı,

Ama yok ki cevabı?


O zaman geldi eve,

Koştum yerime,

O ise elinde birden fazla kitap ile,

Oturdu sandalyeye.


O anda o ise bana davetiye hazırlıyordu,

Oysaki tuzağı belli oluyordu,

Fakat ben onu anlamayınca,

Sorun çözülemedi rahatça.


Beklenmedik bir anda,

Şimşek hızıyla fırladı bıraktı beni ardında,

Bilerek düşürünce davetiyeyi almaya uzandım hızla,

Açıp okudum zarfı yırtmaya utanınca.


Partime gel.

Yer: Cari evinin önü

Yazan: Baş önlüğü


Ansızın çıksa da karşıma,

Gitmeliydim parti yanına,

Çok uzak değildi yol kenarına

Zaten evinin karşısında.


Hemen çıkınca dışarıya,

Gördüm bir kadın bekliyor sahne karşısında,

Otur deyince bana,

Başladı harikalarına.


Fakat sonunda,

Puf diye yok olunca,

Merhaba dedi benim ensemde,

Var mısın bu içeceği içmeye?


Anlamadım tabii,

Yutuverdim bir yudumda,

Kahkahalarla atladı süpürgesine,

Yükseldi göklere.


Anladım o zaman bu benim kötü cadıydı,

Ellerimi gözlerime götürmeye kalkınca,

Fark ettim bakakaldım mor ellerime,

Ağlasam da zırlasam da etki etme vücuduma.


Yazık yazık dedim bitireceğim bu oyunu,

Bir büyü kitabına bakınca,

Anladık çözümü,

Çabuk çabuk diyerek aradık gerekli eşyaları.


Ters iksir yazıyordu,

İçinde birden fazla şey geçiyordu,

Gül toplamaya giderken bu yana,

Çekirge yakalamaya çalışırken şu yana…


Malzemeler bitince

Koca kazanı getirince

İlk önce ezince çekirgeyi,

Ardından ekledik gül çiçeği.


Hazır olunca koca kazan,

Daldırdık beş parmak buradan diğer beşi ise şuradan,

Sürmeye başladık her tarafına,

Kısa süre sonra kavuştu eski ten rengine.


Herkes mutlu olunca,

Dağılma zamanı da geldi hâliyle

Sarıldılar birbirlerine,

İyi geceler dileyip mutlu mesut evlerine gittiler.


Fakat cadı ise onları yukarıdan izliyordu,

Sonraki hedefim her ikisi de,

Göreceksiniz ileride.

Sence vazgeçti mi bu işe?



bottom of page