top of page
Rabia Meryem YILMAZ

Tekme

Yazar: Rabia Meryem YILMAZ (9 Yaşında)

Editör: Armin Ela AYDIN (10 Yaşında)

Şef Editör: Yağmur KARACAN



Bugün çok ama çok sinirliydim. Çünkü annem, o kadar emek verip çizdiğim muhteşem ötesi resmi çöpe atmıştı. Bu resim öyle dillere destandı ki Pablo Picasso görseydi kesinlikle kıskançlıktan “Çaatt!” diye  ortadan ikiye ayrılırdı. Tıpkı bir karpuz gibi!


A4 kağıdına tam tamına iki tane çöp adam çizmiş, üstüne üstlük kafalarını ten rengine boyamıştım. Kızın elbisesini pembeye, saçını turuncuya, erkeğin  pantolon ve gömleğini mavi tonlarına, saçını da kırmızı yapmıştım. Kısacası, öfkemi dizginlemem imkansızdı. Çünkü resmim harikuladenin ötesiydi.


Kaşlarım çatık bir şekilde yatak odasına daldım. Biraz anneme söylendim, biraz da başka bir çizimimi kabataslak hayal ettim. En çok da resmimde kaç tane çöp adam kullanacağımı düşündüm. Üç tane mi çöp adam  çizmeliydim, yoksa dört tane mi? Buna karar vermek çok zor oldu. Dört tane çizersem oldukça zahmetli olurdu ama mükemmel bir sonuç alırdım. Düşünsenize, yan yana dört tane çöp adam…


Bütün bunları düşündükten sonra, karşımda duran ve benimle aynı boyda olan kızı fark ettim. Bu gıcık kız beni taklit ediyordu! Zaten sinirlerim henüz tam olarak yatışmamıştı, bir de bu kızı hiç çekemezdim. Sakin olmaya çalıştım ve şöyle dedim:


-Beni taklit etmeyi kes lütfen.


Fakat o beni taklit etmeye devam etti. Sesimi biraz daha yükselterek konuştum:


-Elimden bir terslik çıkmadan toz olsan iyi edersin!


Yine kulak asmadı. Umurunda bile değildi! Devam ettim:


-Pataklanmak istiyorsun galiba? Baştan söyleyeyim, ben tekvando kursuna gittim. Oradaki öğretmenimin en iyi öğrencisi, aynı zamanda göz bebeğiydim. Dövüşte uzman olduğumu  belirteyim.   


Beni dinlemeyip halen taklit ettiğine göre, laftan anlamayan uyuz mu uyuz, sinir bozucu bir kişiydi. Bu sefer büyük bir öfkeyle ve kıpkırmızı bir yüzle bağırdım:


-Son defa söylüyorum. Beni taklit etmeyi bırakmazsan, seni elimden kimse kurtaramaz!


Ama kız, tehditlerime aldırmayarak beni taklit etmeyi sürdürdü. Artık sabrım tükenmişti. Gözlerimden, kulaklarımdan, burnumdan, her yerimden ateş fışkırıyordu sanki. Hiddetle ona tekme attım.


“Şangıırrttt!” diye bir ses duyuldu. Sonra da annemin yan sokaktan bile duyulan ve bütün apartmanı sallandıran  çığlığı:


-Ayşegül, boy aynasını kırdığına inanamıyorum! Onu sadece üç hafta önce satın aldık, sadece üç hafta!


Eyvah, yandım ben. Boy aynasıymış bu. Kaçııııııııııııııın!

bottom of page