Yazar: Gözde Nur ÖZDEMİR (13 Yaşında)
Editör: Rana Ebrar GÜVEN
Şef Editör: Yağmur KARACAN
Kapkara enkazlarla dolu Türkiye‘de sevimsiz bir gün yaşanıyordu. Saatin kaç olduğunun bilinmediği, adım atılan yerlerin yıkık binalarla dolduğu kötü günlerden biriydi. O günlerde Türkiye’de büyük bir deprem yaşanmıştı. Özellikle Şanlıurfa ve Gaziantep şehirlerini harap eden bu deprem, tüm Türkiye’yi derinden etkilemişti. Tüm doktorlar, sağlıkçılar ve diğer kurtarma ekipleri canla başla birçok insanı kurtarmaya çalışıyordu. Çoğu insan daha enkaz altındayken hayatını kaybetmişti. Tüm ülke birlik olmuş, deprem bölgelerine yardım gönderiyordu. Sadece Türkiye değil, başka ülkeler de birçok yardımda bulunuyordu. Birçok ekip, birçok yardım, birçok insan…
O günlerde Gaziantep’te çalışan sağlıkçı bir abla vardı: Merve Abla. O da tüm sağlıkçılar gibi canını dişine takarak depremzedeler için çalışıyordu. Bir gün hastaneye enkazın altından yeni çıkarılmış minik bir kız çocuğu getirdiler. Doktorlar çocuğun yaşama şansının çok az olduğunu söylüyordu. Üstelik ailesi de henüz bulunamamıştı. Merve Abla, o çocuğu gördüğünde içinde bir üzüntü hissetti. Hemen onu muayene etmek için bir odaya götürdü. Onunla ilgilendi ve ona yeni kıyafetler giydirip karnını doyurdu. İlk başta hiç kimse onun, minik bebeğin kalbindeki tohumu çiçek açtırabileceğini düşünmemişti.
Günler geçiyordu ve geçen günler minik kızın sağlığını ona getiriyordu. Sağlıkçı Merve Abla ona hem dualarıyla hem de tedavileri ile destek oluyordu. Allah dualarını kabul etmiş olacak ki minik kız iyileşmişti. Ama iyileşirken ailesini de sürekli soruyordu. Merve Abla onun ailesini soruşlarını bir türlü aklından çıkaramıyordu. Ve bir şeyler yapmaya karar verdi. Hayata döndürdüğü bu kızın ailesini ne yapıp edip bulmalıydı. Sosyal medyaya hastaneye bir çocuk geldiğini ve onun yaşıyor olduğunu, hatta nereden bulunduğunu bile yazdı. Sonra bu yazdıklarını çıkarıp birçok yere asmaya başladı. Kâğıtların sağ alt kısmında numarası yazıyordu.
Ve günler tıpkı bir serçenin havada süzülüşü gibi süzülüp gidiyordu. Merve Abla her telefonu çaldığında heyecanla telefonu açıyordu. Hâlâ bir ses yoktu. Bir gün kayıtlı olmayan bir numara onu aradı. Merve Abla kaç gün olursa olsun sabırla beklemiş ve istediği telefona sonunda ulaşmıştı. İlanı gören aile hemen Merve Abla’yı arayıp hastaneye geldiler. Küçük kız ailesini görünce boncuk gibi ela gözlerini fıldır fıldır dolandırmaya başladı. Henüz on üç yaşında olan bu kız olanlara inanamamıştı. Hemen ailesine sarıldı ve hasret giderdi. Ardından ailesine Merve Abla’nın onu kurtardığını anlattı. Ailesi Merve Abla’ya çok teşekkür etti. Merve Abla minik bir kızın kalbine dokunmuş ve çiçekler açtırmıştı. Kalbinin güzelliği yüzüne vuran bu güzel insan, sevgi tohumunu ekip onu çiçeklendirmişti. O, hiç umut yokken umudu var olandı. Artık o “Umudun Kahramanı”ydı.