top of page
Masal Naz Barlas

Yaşasın Tembellik

Yazar: Masal Naz Barlas (12 yaşında)

Editör: Aişe Serra Akyel (12 yaşında) Şef Editör: Bilge Özsoy

Sınıfın kapısı açıldı ve içeri elleri dolu hemşireler dalıverdi. Çocuklar korkudan altlarına yapmak üzerelerdi, çoğu ağlıyordu. Hemşireler hiçbir şeyi umursamadan onlara ayrılmış olan sıralara yerleştiler. Ellerinde kar beyazı bir hap tutuyorlardı. Bu hapı şeffaf bir sıvıya atınca çözülüyordu, bu karışımı da enjektörlere dolduruyorlardı. Çocuklar korkudan tir tir titriyorlar, çeşmeyi andıran gözyaşları döküyorlardı çünkü hemşireler sıvıyı doldurduğu enjektörlerle çocuklara iğne yapacaktı! Öğretmen, sınıfa göz gezdirdi ve gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuş, mor kazaklı bir kızcağızı seçti. Kız sıraya oturdu ve kolunu hemşirelere uzattı. Zavallı, o kadar çok ağlamıştı ki mor kazağı sırılsıklam olmuştu.

Öğretmen sonra bir ismi daha söyledi: Efe Çokuyuyangil. Koca sülale olarak o kadar tembeldiler ki soyadları bile böyleydi. Efe Çokuyuyangil o sırada uyuyordu, öğretmen de hemen onun kolundan tutup hemşirelerin sırasına oturttu. Hemşireler iğneyi damarına batırırken bırakın uyanmayı, ruhu bile duymadı. Herkes iğne olunca öğretmen bu iğneyi olanların bir daha uyumasına gerek olmayacağını anlattı.

Okul bitince Efe Çokuyuyangil, en iyi arkadaşları Mete Yatanoğlu ve Asya Uykucuoğulları ile birlikte eve yürüdüler. Onlar mis gibi uykular çekebilirken, insanlar iğneden sayesinde uyumuyorlardı. Sabahlara kadar oturuyor, ekran başından kalkmıyor, daha çok çalışıp kazanıyorlardı. Gezip tozuyorlardı ve kendilerini panayırda gibi hissediyorlardı.

1 yıl sonra bu şehir şehir olmaktan çıkmıştı. Bazı insanlar sokakta zombi gibi dolanıyordu. Gözleri kıpkırmızı bir şekilde sokağa yığılmışlardı. Bazıları halüsinasyon görüyorlardı. Çocuklar uymadıkları için büyümemişler, cüce gibi kalmışlardı. Bazı insanlar bu durumun farkınaydı ve bu yüzden hastanelere koşmuşlardı, bu da kuyruklar oluşturmuştu. Ama doktorlar da kendinde değildi ki.

Efe Çokuyuyangil ve arkadaşları bu iğneyi en başından beri gereksiz buluyorlardı ve de şimdi insanlara acıyorlardı, bu yüzden işe el atmaya karar verdiler. Bu uykusuzluk haplarının üretildiği laboratuvara gittiler. Herkes uykusuz ve yorgun olduğu için çocukları fark etmemişti bile. Bu yüzden içeri rahatça girdiler. Mete Yatanoğlu etrafını dikkatlice inceledi ve bu hapın panzehrini buldu. Herhalde hapı bulan adamlar ne olur ne olmaz diye panzehir yapmıştı. Hemen panzehri enjektörlere doldurdular ve insanlara uygulamaya başladılar. 1 hafta sonra her şey normale dönmüştü. Bakanlık, hapların üretildiği laboratuvarı kapattırdı. Düzenlediği törende bizim çocuklara teşekkür hediyesi olarak çok ama çok rahat olan bir yastık hediye etti. Çocuklar çok mutlu oldu ve hemen yepyeni yastıklarını alıp kestirmeye başladılar bile.



Comments


Commenting has been turned off.
bottom of page